"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun davacı yönünden esastan reddine, davalı ... vekili yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 558 ve 548 (yeni 283 ve 273) parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının kısmen Mahkeme kararı ile iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, mülkiyet hakkı ihlal edildiğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca zararının tazmini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, taşınmazın maliki tarafından orman kadastrosuna itiraz edilmediği, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci madde uyarınca tazmini istemine ilişkin davaların belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tabi davalardan olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, 1.946.482,91 TL'nin 18.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ilebirlikte davalıdan alınıp davacılara hiseleri oranında verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... ilinde bir çok taşınmazın villalık arsa olarak satışa sunulduğunu, kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın yola cephesi olduğunu, objektif değer artışı oranının düşük olduğunu, münavebe ürün seçiminin hatalı olduğunu, tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı idarenin husumetinin bulunmadığını, taşınmazın maliki tarafından orman kadastrosuna itiraz edilmediğini, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağından tazminata konu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, tazminat miktarının yüksek hesaplandığını, davalı idare dava açılmasına sebebiyet vermediğinden faiz ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, tazminat bedelinin karar tarihine göre belirlenmesi gerektiğini, faizin de karar tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını, ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, davalı idare aleyhine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kuru arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net ürün gelirine göre değer biçilmesinin yöntem olarak kanun hükümlerine uygun olduğu, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu olup, davanın davalı sıfatıyla Hazine aleyhine açılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, tapu iptali ve tescili davasının 2017 yılında kesinleştiği eldeki davanın 2019 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre uygulanan objektif değer artırıcı unsur oranının uygun olduğu, bilirkişi heyeti raporunda belirtilen münavebe ürünleri ve verilerinin bölgenin münavebe yapısı ve resmî tarım verileri ile uyumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının tapusu kesinleşmiş mahkeme kararı ile iptal edilerek Hazine adına tescil edildiğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı ... aleyhinde dava açılmasında ve davalı ... aleyhine nispi vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu taşınmaza ilişkin Mahkeme kararının kesinleşmesi sebebiyle davacının zararının oluştuğu, değerlendirme tapu iptal ve tescili kararının kesinleşme tarihi esas alınarak yapıldığından tazminatın tamamı için tapu iptali ve tescili kararının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından bu yönlere ilişkin tarafların istinaf istemlerinin reddine, ancak her ne kadar bilirkişilerce dava konusu taşınmazın kısmen arazi kısmen orman bitki örtüsüyle kaplı alan olması sebebiyle farklı kapitalizasyon faizi oranları belirlenmiş ise de dava 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan bir dava olup, taşınmazın niteliği nazara alındığında taşınmazın tamamında kapitalizasyon faiz oranının %5 olarak kabulü ile Dairemizce resen yapılan hesaplama sonucunda dava konusu taşınmazın m² değeri 92,45 TL'den dava konusu taşınmazlardan iptal olunan kısımların toplam kamulaştırma bedelinin 1.754.660,32 TL'ye hükmedilmesi gerektiğinden bahisle davalı Hazinenin kapitalizasyon faizi oranına ilişkin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi 18.03.2019 tarihi olduğundan faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekcesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4.. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; yenileme ile 13.923 metrekare yüzölçümlü dava konusu 558 (yeni 283) parselin davacılar murisinin açtığı dava sonucu hükmen 1990 tarihinde adına tapuya tescil edildiği, davacıların intikalen malik olduğu, yenileme ile yüzölçümünün 13669,82 metrekareye düştüğü, yenileme ile 7.817,45 metrekare yüzölçümlü dava konusu 548 (yeni 273) parsel sayılı taşınmaza davacı murisinin genel kadastro çalışmaları sonucu 1987 tarihinde adına tespit ve tescil gördüğü, davacıların intikalen malik oldukları, tapu kaydına 2014 yılında orman alanı içinde kalmaktadır şerhlerinin konulduğu, Yalova Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/370 Esas, 2021/543 Karar sayılı ilamı ile 558 parselin 11.690,99 metrekare, 548 parselin 7.288,57 metrekarelik kısmına ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 13.01.2022 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 20.06.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak ve bilirkişi raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak % 150 objektif artıcı unsur uygulanmak suretiyle değer tespiti doğru olduğu anlaşılmıştır.
4. Dava konusu taşınmazların kuru tarım arazisi niteliğinde olması ve dava konusu taşınmaza yakın aynı nitelikteki taşınmazlar için açılan dosyalarda uygulanan %5 oranında kapitalizasyon faiz oranı Dairemiz denetimden de geçtiği göz önüne alındığında dava konusu taşınmazların tamamına %5 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanmak suretiyle değer biçilerek taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/370 Esas, 2021/543 Karar sayılı karar tarihi 09.11.2021 olup 13.01.2022 tarihinde kesinleşme şerh verildiği ve işbu davada değerlendirme tarihinin dava tarihi olduğu anlaşıldığından hükmedilen tazminat bedeline dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi uygundur.
6. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.