Logo

5. Hukuk Dairesi2022/12410 E. 2023/6262 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki hisse oranı hatasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların mirasbırakanının, tapu kaydındaki hisse hatasını bilerek ve sonuçlarını kabul ederek pay satın aldığı, resmî senetteki şerhler ve 4721 sayılı Kanun'un 1024. maddesinin birinci fıkrası uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, ayrıca zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının bulunmadığı gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı ... vekili Avukat ... ile ihbar olunan asıl ... gelmiş, davacılar vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukat ve ihbar olunan asılın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisince ... ilçesi, ... Mahallesi 820 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın 750 metrekaresine karşılık gelen payının satın alındığını, ... Tapu Müdürlüğünce 820 sayılı parselde 1989 yılında yapılan satış sırasında pay oranında hata yapıldığının, murisin 750 m² yerine 104 m² yer satın aldığının bildirildiğini, tapunun yapmış olduğu yanlış işlem sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek Hazinenin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 820 parsel sayılı 73.430 m²lik otlakiye vasıflı taşınmazın 163680/710528 hissesinin 16.915 m² olarak ... hatalı hisse olarak kayıtlı iken bu şahsın noterden verdiği vekâletname ile vekil tayin ettiği ... müvekkilinin taşınmazdaki hissesi 2358,18 m² olmasına rağmen hatalı olarak 30.06.2011 tarihli ve 33033 yevmiye numaralı işlem ile ... , ... ve ... satışını yaptığını, bunlardan ...'un vekili ... aracılıyla 150/7343 hisseyi 13.09.2011 tarihli ve 46047 yevmiye No.lu işlem ile ...'ya sattığını, ...'ın ise hissesinin 75/7343 hissesini Selahattin oğlu ...'e, 75/7343 hissesini de Mehmet Boybeyi'ne 20.09.2011 tarihli ve 47138 yevmiye No.lu işlem ile sattığını, dava konusu 20.09.2011 tarihli ve 47138 yevmiye No.lu işlemin daha önce düzenlenen resmî senet ve ... Tapu Kütüğündeki tescil işleminin kontrol edilerek yapıldığını, tapu kütüğünde gördükleri hisseleri satmış bulunduklarından işleri yapan görevli açısından sorumluluk taşıyacak bir hususun bulunmadığını, hisse hatasına sebebiyet veren işlemin 04.01.1989 tarihli ve 48 yevmiye No.lu işlem sonucu oluştuğunu, ...'nun vekili ...'nun müvekkilinin taşınmazdaki maliki bulunduğu hissenin 2353,18 m² olmasına rağmen gerçekte malik bulunmadığı hisseleri sattığını, satış işlemi taleplerinde kendisinin müvekkilinin düzenlenen resmî senetle belirtilen kadar hisseye malik bulunmadığını, hissede hata olabileceğine ilişkin görevli memuru uyarmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihli ve sayısı belirtilen kararı ile tapu devir senetlerinin incelenmesinde tapu kayıtları üzerindeki şerhleri tarafların bilerek alım-satım işlemini yaptıklarından davacıların 4721 sayılı Kanun'un 2 nci ve 3 üncü maddelerine dayanarak hak iddia edemeyecekleri anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; resmî senette yer alan ifadenin iyi niyetin varlığını ortadan kaldırmadığını, satıcı tarafından hissenin tamamının varlığının kabul edildiği, resmî senetteki şerhin açık olmayıp, karmaşık ve karışık olduğunu, emlak vergisi vurgusu yapıldığını, müvekkillerinin murisinin tapu kütüğüne güvenerek tapudaki pay oranlarına göre satın aldığını hissenin hatalı tutulmasına neden olan 1989 yapılan pay hatasına ilişkin satışın tapu müdürlüğünce gizlenip düzeltilmediğini, salt bu durumun dahi tapu memurlarının ağır kusurlarının kanıtı olduğunu, satış işlemleri sırasında Tapu Sicil Müdürlüklerinde Düzenlenen Resmî Senetlerin Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uyulmadığını, anılan Yönetmeliğin 7, 10, 11, 13, 14 ve 18 inci maddelerine ve Tapu Sicil Tüzüğü’nün 12, 13 , 28/4 ,51, 74 üncü maddelerine uygun şekilde satış yapılmadığını, oluşan zarardan Devletin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların murisinin çekişmeli taşınmazda kayden satın aldığı paydaki hatanın, 04.01.1989 tarihli ve 48 yevmiye numaralı hatalı pay birleştirilme işleminden kaynaklı olmadığı, böylelikle 75/7343 payın 4721 sayılı Kanun'un 1024 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yolsuz olarak davacı adına tescil edildiği ve pay satışına ilişkin 20.09.2011 tarihli ve 47138 yevmiye No.lu resmî senette yer alan şerhler karşısında davacıların miras bırakanının taşınmazdaki pay hatasını bilerek ve sonuçlarını kabul ederek pay satın aldığı, 4721 sayılı Kanun'un 1024 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü ve 1007 nci maddelerindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle tazminat davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmeyerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmitir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü beyanlarına ek olarak paydaş dosyasında verilen kararla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduklarını beyan etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. YHGK’nın 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyanın tetkikinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 820 parsel sayılı taşınmazda davacıların murisinin kayden satın aldığı pay hâlen muris üzerinde kayıtlı olup, paydaki hata dava tarihi itibarıyla düzeltilmemiştir. Her dava açıldığı tarihteki koşullar itibarıyla değerlendirileceğinden 820 sayılı parseldeki davacıya ait hatalı pay tapu kütüğünde düzeltilmeden tazminat davası açılamaz.

3. Bundan ayrı, dava konusu taşınmazdaki pay hatasının dava dışı ... tarafından 04.01.1989 tarihinde satın alınan 1980/710528 payın daha önce satın alınan paylarla birleştirilmesi sırasında da yapılan hatadan kaynaklandığı, Çankaya Tapu Müdürlüğünce payların hatalı olarak birleştirilmek suretiyle tapuya tescil edildiği, anılan hatalı paylar üzerinden de satışlar yapıldığı anlaşılmakta ise de ... tarafından dava dışı kişilere yapılan satışa ilişkin 20.06.2011 tarih 33033 yevmiye No.lu resmî senette; "... işbu parselde oluşabilecek lehlerindeki ve aleyhlerindeki hisse hatalarının tüm hukukî sonuçlarını kabul ettiklerini.... bilerek işlemin yapılmasını birlikte ifade ve beyan ettiler.” açıklaması yazılmış olup yine davacıların murisine pay satışa ilişkin 20.09.2011 tarihli ve 47138 yevmiye No.lu resmî senette de "ileride oluşabilecek hisse azalmalarını ve çoğalmalarını bilerek ve kabul ederek..." ibaresinin yer aldığı, resmî senette yer alan şerhler karşısında davacıların miras bırakanının taşınmazdaki pay hatasını bilerek ve sonuçlarını kabul ederek pay satın aldığı, 4721 sayılı Kanun'un 1024 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü ve 1007 nci maddelerindeki koşulların oluşmadığı gibi, 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davranıldığından da söz edilemeyeceği anlaşıldığından, bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün değildir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı ... yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.