"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde bırakılan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 27409 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastro çalışmaları sonucunda ... Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığını ve taşınmazına fiilen el atıldığını ileri sürerek taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın merkezi ve uzun yıllardır yerleşim yeri alanı olduğunu, bu sebeple yeni bir kadastro çalışması olmadığını ve kadastro çalışmalarının askıya çıkmasından sonra zaman aşımının başladığı gerekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu taşınmazın tapu kaydında orman sınırı ile ilgili herhangi bir şerh olmadığı halde ... Belediye Başkanlığının taşınmazın orman sınırında kaldığını belirttiğini, ... Belediyesinin orman sınırı içinde kalan bu alanla ilgili imar çalışmalarını nasıl yaptığının ve inşaat ruhsatını nasıl verdiğinin anlaşılamadığını, açılan davanın ... Belediyesi Başkanlığına ihbar edilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulden ve esastan reddini talep ettiklerini, hak düşürücü süre yönünden davanın reddini talep ettiklerini, daha önce arazi kadastrosu yapılan yerlerde sonradan orman kadastrosunun yapılmasının yasal olduğunu, dayanılan kanun ve kurallar ve hukuki sonuçların farklı olduğunu, orman ve arazi kadastrosunun birbirine karşı ikinci kadastro olmayacağı iddialarının hukuken geçersiz olduğunu, dava konusu taşınmaz ile herhangi bir kamulaştırma evrakına rastlanılmadığını, ayrıca parsel ile ilgili 3 derecelik veya 6 derecelik koordinatlarının olmadığını ve imardan önce tapunun tüm geldi bilgilerinin olmaması nedeniyle dava konusu parselin ne kadarının orman sınırı içinde kaldığının tespitinin yapılamadığını, savunma hakkını saklı tuttuklarını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idare aleyhine açılan davanın husumetten reddini talep ettiğini, davaya konu taşınmaz Hazine adına kayıtlı olmadığından taraf ehliyeti bulunmadığını, ilk itirazlarını sunduklarını, tapu kayıtlarının alenî kayıtlar olduğunu, davacının tapu kaydında orman sınırları içinde olduğuna dair bir şerh bulunmadığını beyan etmesine rağmen işbu davayı açmaktaki hukuki yararının anlaşılamadığını, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; talep ettiği tazminat miktarının fahiş olup kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeplerle davanın öncelikle husumet, görev, hak düşürücü süre, zaman aşımı yönünden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2019 tarihli ve 2017/6 Esas,2019/130 Karar sayılı kararı ile davanın ... yönünden kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, diğer davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2019 tarihli ve 2017/6 Esas,2019/130 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2019/1863 Esas, 2021/627 Karar sayılı kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılıp emsalleri ile dava konusu taşınmazın birbirine üstünlük oranları kıyaslanıp dava konusu taşınmazın daha değerli olduğunun kabulü ile bedelinin tespit edilip Orman Genel Müdürlüğünden tahsiline, dava konusu taşınmazdaki davacı payının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, ... ile Maliye Hazinesine izafeten Mal Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine dair kararda usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2019/1863 Esas, 2021/627 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü maddesi gereğince maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukukî nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime ait olduğundan her ne kadar dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı belirtilerek bedelinin tahsili istemiyle dava açılmış ise de dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava, mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olduğundan davanın açıklanan niteliğine göre davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine yönünden ise kabulüne karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tazminat şartlarının oluşmadığını, bilirkişi heyetinin kanunun aradığı şartlara uygun olarak belirlenmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen değerin taşınmazın niteliği de göz önünde bulundurulduğunda fahiş olduğu, davacı lehine maktu vekâlet ücreti belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu ... ilçesi, ... Mahallesi 27409 ada 1 parsel sayılı, 1.094,00 metrekare yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın 6831 sayılı Kanun çerçevesinde 27.10.2011 tarihinde kesinleşen orman kadastro çalışmaları sonucunda ... Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, 531/2188 payının elbirliği mülkiyetinin sona erdirilmesi nedeniyle 08.03.2000 tarihinde davacı tarafından edinildiği anlaşılmıştır.
3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4.Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.