"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 101 ada 18 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline taşınmaz baraj gölü sahasında kaldığından 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalı ... vd. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı idare vekiline vekalet ücretine hükmedilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporu hazırlanırken münavebeye alınacak ürünler bölgenin şartlarına göre oldukça çeşitli olması gerektiğini, tek bir yıla ait veriler üzerinden değerlendirme yapmak yerine son beş yıla ait verilerin kullanılması gerektiğini, çünkü kamulaştırma yapılacağının duyulduğu durumlarda üretici tarafından bitki deseninin değiştirilebildiğini, verim miktarları ve ürün fiyatlarının resmi verilerin hilafına yüksek alınıp, buna karşılık üretim masrafları ile kapitalizasyon faiz oranı düşük alınarak dava konusu taşınmazların metrekare bedellerinin suni olarak yükseltildiğini, Yargıtay kararları doğrultusunda münavebede yer alan ürünlere ait üretim masrafları toplamının gayrisafi üretim değerlerine oranının en az %40 hatta %50 olması gerektiğini, sökülüp götürülebilen ve bu şekilde yapısını kaybetmeyen nitelikteki tel örgü için bedele hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek, kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı ile faize ilişkin itirazları ileri sürerek kararı istinaf etmektedir.
2. Davalılar ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporu hazırlanırken münavebeye alınacak ürünlerin bölge şartlarına göre oldukça çeşitli olması gerektiğini, münavebe belirlenirken yörede yaygın olarak yetiştirilen ve genelde münavebeye alınan ürünlerin yerine, yörede yaygın olarak yetiştirilmeyen ürünlerin dikkate alınmasının hatalı olacağını, Yargıtay kararları doğrultusunda münavebede yer alan ürünlere ait üretim masrafları toplamının gayrisafi üretim değerlerine oranının en az %40 hatta %50 olması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının 4. fıkrasının (b) bendinde " Nemalandırılmasına karar verilen kalan bedel olan 7.849,51 TL için dava açılış tarihinden dördüncü ayı takip eden 16.02.2019 tarihi ile kararın kesinleştiği tarih arasında uygulanacak kanuni faizin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulduğunu, mahkeme kararında fark bedel için yasal faiz bitiş tarihinin kararın kesinleşme tarihi olarak tespitinin doğru olmadığını, inşaat bilirkişi raporunda dava konusu parsel üzerinde olduğu belirtilen yapı için yapılan tespit ve hesaplamalardan aleyhe olanları kabul etmediklerini ve sökülüp götürülebilen ve yapısını kaybetmeyen nitelikteki tel örgü için tespit edilen bedelin doğru olmadığını, bununla birlikte kapitalizasyon faiz ve objektif değer artış oranına itiraz ederek kararın kaldırılmasını talep etmektedir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kapama asma bahçesi niteliğindeki taşınmaza net gelir metoduna göre kapitalizasyon faiz oranı % 5 uygulanarak taşınmazın konumu, ana yollara ve yerleşim alanlarına uzaklığı gözetilerek gelir metoduna göre tespit edilen m² birim fiyatına % 30 oranında objektif değer artırıcı unsur ilave edilerek metrekare birim fiyatının 30,42 TL olarak belirlendiği, üzerinde bulunan yapıya ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçildiği, taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faiz oranının ve dava konusu taşınmaz için belirlenen m² birim fiyatının uygun ve resmi verilerle uyumlu olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle: istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kapama asma bahçesi niteliğindeki Siirt ili, Kurtalan ilçesi, Yuvalı köyü 101 ada 18 parsel sayılı dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak, üzerinde bulunan yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare ve davalılar ... vd. vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalı ... vd.den peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.