"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ipoteğin temliki işleminin usulsüz tesis edilmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... San.Tic.A.Ş. çalışanı olduğu, şirket aleyhinde iflas kararı verildiği, davacının çalışanı olduğu şirket aleyhinde icra takibi başlattığı, alacağının tahsili amacıyla borçlu şirkete ait Yalova ili, ... ilçesi, ... köyü 2210 ada 1 parsel, 881 ve 1037 parsel sayılı taşınmazlar üzerine haciz şerhi konulduğu, dava dışı yabancı uyruklu ... şirketine 1-2-3 ve 4. derece ipotek haklarının temlik edildiğini, yabancı para üzerinden ve yabancı şirket lehine ipotek tesisinin bazı şartlara tabi olduğu, dava dışı ... şirketinin bu şartları taşımamasına rağmen ipotek işlemi ve alacağın temliki işlemlerinin tapu müdürlüğünce usulsüz yapıldığını belirterek uğranılan 73.500 TL maddi, 10.000 TL manevi zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu zarardan idarenin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklısı olduğu şirketin dava dışı yabancı uyruklu ... şirketine 1-2-3 ve 4. derece ipotek haklarını temlik ettiğini, yabancı para üzerinden ve yabancı şirket lehine ipotek tesisinin bazı şartlara tabi olduğu, dava dışı ... şirketinin bu şartları taşımamasına rağmen ipotek işlemi ve alacağın temliki işlemlerinin tapu müdürlüğünce usulsüz yapıldığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ipotek işleminin yapıldığı 16/02/1996 tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ve 29.12.1934 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 2644 sayılı Tapu Kanunu hükümlerine göre yabancı para üzerinden yabancı kredi kuruluşları lehine ipotek tesisinin mümkün olduğu, aynı sayılı Kanun'un 23.11.1990 tarihli ve 3678 sayılı Kanun'la eklenen 766/a-1 maddesine göre; "Yabancı para üzerinden gayrimenkul rehni tesisi, vadesi 5 yıl ve daha fazla olan dış kaynaklı krediler için mümkündür. Bu hâlde, her derecenin ifade ettiği miktar, rehin konusu alacağın tespit edildiği para türü üzerinden gösterilir. Ancak aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak rehin tesis edilemez." hükmü ile özel düzenleme getiren 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan; "Tahdidi mutazammın kanunî hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartı ile yabancı hakikî şahıslar Türkiye’de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler." hükümleri uyarınca yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişiler lehine sınırlı ayni hak kurulması hususunda herhangi bir kısıtlama bulunmadığı, yapılan işlemin hukuka uygun olduğu, davaya konu olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı, davanın reddine karar verilmesinin uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.