"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sahte nüfus cüzdanına dayalı olarak tapuda yapılan satış nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yetkilisine kendisini ... olarak tanıtan kişinin kayınpederi ...'ye ait bir taşınmaz bulunduğunu, kayınpederinin bu taşınmazı kendisinin tekstil işlerinde ödeme güçlüğüne düştüğü için yardım amaçlı satacağını belirterek davacı şirkete satış için teklif ettiğini, satın alınması yönünde anlaşma sağlandığını, ... isimli şahsın kendisini ... olarak tanıttığı kayınpederi ile birlikte davacı şirkete geldiğini, taşınmazın satın alınması konusunda 13.000,00 TL bedelde anlaşıldığını, 21.01.1998 tarihinde ... 1. Tapu Sicil Müdürlüğünde ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 196 parsel sayılı 2.880 m² yüzölçümlü taşınmazın 332 yevmiye numarası ile müvekkil şirkete satıldığını, taşınmazın daha sonra başka bir şahsa müvekkil tarafından satıldığını, aradan geçen zaman zarfında taşınmazın gerçek maliki olduğunu belirten ... isimli şahsın müvekkil şirkete başvurduğunu, bu suretle müvekkilin sahtecilik dolandırıcılığa maruz kaldığını, gerçekte kendisini ... olarak tanıtan şahsın ... isimli şahıs olduğunu, ...'ye ait nüfus cüzdanına kendi resmini yapıştırmak suretiyle sahte olarak temin ettiği nüfus cüzdanını Tapu Sicil Müdürlüğüne sunmak suretiyle dolandırıcılık ve sahtecilik gerçekleştirdiğini, ... isimli şahsın gerçek kimliğini kullandığını, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada ...'ın mahkumiyetine karar verildiğini, ... isimli şahsın bulunamadığı için dosyasının tefrik edildiğini, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/633 Esas, 2007/30 Karar (bozulmakla 2008/215 Esas, 2008/319 Karar) sayılı dosyası ile 43.000,00 TL zararın davacı tarafından dava dışı gerçek malik ...'ye ... 3. İcra Müdürlüğünün 2009/5693 sayılı dosyasında 250.869,60 TL olarak ödendiğini, bu sebeple ödenen bu meblağın olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin kusursuz sorumluluğu bulunduğundan bahisle zararla sonuç arasında nedensellik bağı bulunması nedeniyle davalı Hazineden zararın gerçekleştiği tarihten itibaren en yüksek faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunarak davanın ya Bayındırlık ve İskan Bakanlığına açılması ya da doğrudan Hazineye karşı açılması gerektiğini, zamanaşımı itirazı olduğunu, işlemi yapan Tapu Sicil Memurlarının hukuka aykırı bir eylemi olmadığından idarenin sorumluluğunun olmadığını, üçüncü kişi olan ... ve ...'ın illiyet bağını kesecek nitelikte kusurunun olduğunu ve zarara bu kişilerin sebebiyet verdiğini, davacı şirketin basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davacı şirketin gerekli dikkat ve özeni göstermediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2016 tarihli ve 2010/33 Esas, 2016/647 Karar sayılı kararı ile Devletin kusursuz olarak sorumluluğunun bulunduğu, davacının zararının yapmış olduğu ödemeler toplamı olan 249.000,00 TL olduğu, davacının taşınmazın satışından dolayı elde ettiği kârın güncel miktarının ise 30.166,56 TL olduğu, bu yararın zarardan indirilmesi gerektiği, böylece tazmini gereken zararın 218.833,44 TL olduğu kabul edilerek bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile davacının uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2017 tarihli ve 2017/302 Esas, 2017/272 Karar sayılı kararı ile davacının malvarlığında 23.06.2009 tarihinde 131.000,00 TL, 06.01.2010 tarihinde 118.000,00 TL eksilme meydana geldiğini, davacının tapu sicilindeki yanlış işlem sebebiyle 30.166,56 TL yarar sağladığı, bu yararın zarardan indirilmesi gerektiği, böylece kalan zarar miktarının 218.833,44 TL olup bu bedel üzerinden tazminata hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 09.06.2020 tarihli ve 2017/8137 Esas, 2020/1703 Karar sayılı kararı ile davanın niteliğine göre davalı olarak Hazinenin taraf gösterilmesi gerekirken, davanın tapu müdürlüğüne husumet yöneltilerek açıldığı, davacının asıl dava etmek istediğinin, Hazine olduğunun belirgin olduğu, temsilde yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece resen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasıma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması, Hazine davaya dahil edilerek taraf oluşturulup, savunma ve delilleri sorulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği ve kabule göre de davacının zararının doğduğu tarih itibarıyla taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değeri ve davacının zararı belirlenerek tazminata hükmolunması gerekirken, mahkemece davacının icra takip dosyasına yapmış olduğu ödemenin esas alınmasının doğru görülmediği gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın taleple bağlı kalınarak kabulü ile ile davacının uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla arazi vasfında olduğunu, taşınmazın arsa niteliğinde kabul edilmesi suretiyle yüksek bedel belirlendiğini, davacının taşınmazı 21.01.1998 tarihinde 13.000,00 TL’ye aldığını ve 20.500,00 TL’ye sattığını, dolayısıyla davacının satış işleminden kazancının olduğunu, bilirkişiler tarafından bu bedellerin güncellenmiş değerinin hesaplanarak toplam bedelden mahsup etmesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, üçüncü kişinin ağır kusuru sonucunda 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesine ilişkin uygun illiyet bağı şartının kesildiğini ve gerçekleşmediğini, tapu memurlarının ise beraatlerine karar verildiğini, dava konusu olayların çok kısa bir süre içerisinde yaşanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumun davacı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterdiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bozma kararı öncesi İlk Derece Mahkemesince verilen hükümde davanın kısmen kabulü ile 218.833,44 TL tazminat bedelinin tespit edildiği ve bu kararın yalnızca davalı ... vekili tarafından temyiz edildiği, bu durumda tazminat bedeli yönünden davalı ... lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu hususu gözetilmeden bozma kararı sonrası daha yüksek tazminat bedeli üzerinden hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.