Logo

5. Hukuk Dairesi2022/12844 E. 2023/3440 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın orman kadastrosu sınırları içerisinde kalması nedeniyle tapusunun iptali üzerine Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, yargılama giderlerine ilişkin harçların davacılar yerine davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine’nin yargılama giderlerinden muaf olması ve davacılar tarafından yatırılan harcın talep halinde iade edilmesi gerekirken, hatalı olarak davacılar aleyhine harca hükmedilmesi nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının harca ilişkin kısmı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkin asıl dava ile uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tazminat istemine ilişkin birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı birleştirilen davacıları ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, Oluklu Mahallesi 528 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu, müvekkili olan kurum tarafından ... ilçesi, Oluklu Mahallesinde 28.05.1980 tarihinde 1744 sayılı Kanun'la değişik 6831 sayılı Orman Kanunu'na (6831 sayılı Kanun) göre çalışmalara başlanıldığını, akabinde 2896 sayılı Kanun'la değişik 2/B maddesi uygulaması yapılmış ve yapılan çalışmanın 07.11.1985 tarihinde askı ilanı yapılarak ve askı ilanından 6 ay sonra 07.05.1986 tarihinde kadastro çalışmalarının kesinleştiğini, Oluklu Mahallesi orman kadastro haritası ve orman kadastro tutanaklarına göre 528 parsel sayılı taşınmazın kısmen devlet ormanı, kısmen de orman sınırları dışında ziraat arazisi olduğunu, taşınmazın üzerinde 19.12.2012 tarihli ve 7838 sayılı işlemle tesis edilen "Devlet ormanıdır, satılamaz" şerhinin bulunduğunu ve taşınmazın orman olan kısmı için (16.250 m²) tapu iptal ve tescil davası açıldığını, dava konusu parsel hakkında dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilerek tapu kütüğüne işlenmesini, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kayıt maliği adına olan tapusunun iptaline, davalının taşınmaza müdahalesinin önlenmesine, taşınmaz üzerinde bulunan irtifak hakkı, haciz ve ipotek şerhlerinin tapu kaydı üzerinden kaldırılmasına, taşınmazın vatandaş adına kayıtlı tapusunun iptali ile orman alanında kalan 16.250 m²lik kısmının orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Birleştirilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/261 esas sayılı dosyası ile davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, Oluklu Mahallesi 528 parsel sayılı taşınmazın müvekkili tarafından 03.11.1986 tarihinde satış suretiyle tam hisse ile iktisap edildiğini, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı tarihte üzerinden hiçbir kısıtlayıcı kayıt bulunmadığını, müvekkilinin tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını, ... tarafından 19.12.2012 tarihinde "Devlet Ormanıdır Satılamaz" şerhi konulduğunu, müvekkiline bu konuda bir bilgilendirme yapılmadığını, 30.01.2015 tarihli ve 29424 kayıt numaralı başvuru ile taşınmaz üzerindeki orman şerhinin kaldırılmasını aksi hâlde taşınmaz bedelinin ödenmesini talep ettiğini, talebin kurum tarafından reddedildiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/226 Esas sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası ve el atmanın önlenmesi davası açıldığını, müvekkilinin taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastro çalışması yapıldığını öğrendiğini, taşınmazın büyük bir bölümünün kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığını ve kesinleşmiş orman tahdit çalışmaları üzerinden 10 yıllık dava açma süresinin geçtiğini, bu nedenlerle tapu kaydının orman sınırları dahilinde kalan bölümü yönünden hükümsüz kaldığını; ancak tapu kaydının iptal edilmediğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/226 Esas sayılı dosyasının bu dosya ile birleştirilmesini, şerh nedeniyle müvekkil zarara uğradığından çekişmeli parselin orman sınırları içinde kalan kısımları nedeniyle uğradığı zararların şimdilik 10.000 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini dava masrafları ve ücreti vekaletin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Birleştirilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/89 Esas sayılı dosyası ile davacılar ..., ... ve ... vekilince dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde kalan kısımları nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla belirlenen tazminat bedelinden asıl dava değeri olan miktarın çıkarılmasıyla kalan 68.135,09 TL tazminatın ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmesi talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmazın kamu niteliği kazanıp mülkiyetin Hazineye geçtiğini, Mahkemece verilecek iptal kararının yenilik doğuran, mülkiyet hakkını sona erdiren bir hükmün olmayıp mevcut durumun saptanarak hukuksallaştıran açıklayıcı bir hükmün olacağını, bu nedenle başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptal davasına konu edinmesinin yersiz olduğunu, tapu kaydı iptal edilmese dahi hukuken geçersiz olduğundan davacının bu davayı açmakta hiçbir menfaatinin olmadığını, çekişmeli parselin orman tahdidi içinde kalan kısımları açısından tapu kaydının hukuken değerini yitirdiğini, ayrıca tapu kaydının iptaline gerek olmadığını, dava konusu taşınmazın 03.11.1986 tarihinde satış suretiyle tam hisse ile iktisap edildiğini, söz konusu taşınmazın beyanlar hanesine 06.06.1991 tarihli ve 1376 yevmiye numaralı işlemi ile orman sınırları içinde olup 2/B maddesi gereğince çıkartılmıştır." şerhi konulduğunu, 19.12.2012 tarihinde Orman Genel Müdürlüğünce "Devlet ormanıdır, satılamaz" şerhinin konulduğunu, ... Kadastro Müdürlüğünce de 3402 sayılı Kanun'un 22/A uygulamasının yapıldığına dair 01.11.2013 tarihinde şerh konulduğunu, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddini talep etmiştir.

2. Birleştirilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/261 Esas sayılı dosyasında davalı ... vekili cevap dilekçesinde; kurum tarafından dava konusu yerlere ilişkin olarak inceleme yapıldığını, dava konusu ... ili, ... ilçesi, Oluklu Mahallesi 528 parsel numaralı taşınmazla ilgili "orman" şerhi konulması sebebiyle kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıldığını, bu taşınmazla ilgili ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/226 Esas sayılı dosya ile davanın takip edildiğini, davacı tarafın davasını kabul etmediklerini, bu taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un birinci maddesine göre orman olarak sınırlandırılan yerlerden olduğunu, taşınmaza şerh konulmasının o taşınmazın kamulaştırıldığı anlamına gelmediğini, taşınmaza orman vasfı konulmasının zaten mevcut olan bir halin tespiti olduğunu, dava konusu parsele orman şerhi konulmuş olsa dahi bu parselin mülkiyetinin Maliye Hazinesinde olduğunu, parselin malikinin ... olmadığını, tapu sicilinin sorumluluğunda olduğunu ve tapu sicilinin de Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalıştığını, ortada bir tazminat söz konusu olacaksa bile bu tazminattan sorumlu olacak kurumun Maliye Hazinesi olması gerektiğini, Anayasa Mahkamesinin 2012/1315 ve 2013/1012 başvuruları ve 16.04.2013 tarihli kararlarındaki tespitlerin de beyanlarını doğruladığını, Anayasa Mahkemesi kararlarına göre taşınmaza şerh konulması ve tapunun iptali halinde bu işlem tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde Hazine aleyhine tazminat davasının açılabilmesinin mümkün olduğunu, anılan nedenlerle davacının davasının öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

3. Birleştirilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/261 esas sayılı dosyasındaki davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının tamamen yersiz ve haksız olduğunu, dava konusu taşınmazın büyük bir kısmının orman sınırları içerisinde kaldığı için orman olarak tescil edildiğini, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlardan olduğunu ve halen bu vasfını koruduğunu, davacının zilyetlik şartının oluşmadığını, ormanlar için zilyetlik şartlarının oluşmasının dahi orman vasfı karşısında aranmadığını, davalı ... Müdürlüğünün üzerine düşen görevleri yaparak ilanlarını yaptığını, orman sınırlarını belirleyen davalı taşınmazı orman sınırında bırakan kadastro çalışmasının da süre yönünden kesinleştiğini, bu sebeplerle zaman aşımı definde bulunduklarını, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufunda bulunduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.03.2019 tarihli ve 2017/47 Esas, 2019/170 Karar sayılı kararı ile asıl davada 17.381,40 m² kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline, davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 07.03.2019 tarihli ve 2017/47 Esas, 2019/170 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava davacıları ile davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.09.2020 tarihli ve 2019/2179 Esas, 2020/1575 Karar sayılı kararı ile kaldırma kararından sonra dosya kendisine iade edilen İlk Derece Mahkemesince İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden resmî üretim cetveli celbedilerek mahallinde yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, dava tarihi itibarıyla vasfı arazi olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmî veriler ışığında net gelir yöntemiyle belirlenmesine göre mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle birleştirilen dava taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava davacılar ile davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; birleştirilen davada arazi niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, Oluklu Mahallesi, 117 ada 6 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle birleştirilen davanın davalısı Hazine vekilinin tüm, davalı ve birleştirilen davanın davacısı ... vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, taşınmazın niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında değeri belirlenirken kapitilazasyon faiz oranının %5 olarak uygulanması gerekirken, bu oranın % 6 kabulü ile eksik bedel tespiti ve dava konusu taşınmazın gelir metoduna göre, net geliri belirlenirken değişen masraflar faizi, idarecilik giderleri ve beklenmeyen giderlerin masraflara dahil edilemeyeceğinin düşünülmemesi nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... tarafından açılan asıl davada tapu iptal ve tescil yönünden verilen hüküm kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına ve birleştirilen davaların kabulüne taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline ve davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava davacılar ile davalı Hazine vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Birleştirilen dava davacıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinde görülen birleştirilen davaların kabulüne karar verildiği hâlde, gerekçeli kararın hüküm kısmının 3 numaralı bendinde sehven "Harçlar Kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 29.006,31 TL harçtan daha önceden ödenen toplam 7.251,70 TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 21.754,61 TL harcın davalılar ..., ... ve ...'dan alınarak Hazineye irad kaydına," şeklinde temyiz yolu açık olmak üzere hüküm kurulduğunu, davaların kabulüne karar verildiği ve bir üst bentte müvekkillerin davacı olduğu açıkça belirtilmiş olmasına rağmen 3 numaralı bentte müvekkillerinden davalı olarak bahsedilmesi ve davalı Hazine üzerine bırakılması gereken harcın müvekkiller üzerine bırakılması açık bir maddi hata olup kararın yargılama giderleri yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Birleştirilen dava davalısı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; duruşmaya vekâletnamesiz vekil tarafından katılım sağlanmasının usule ve kanuna aykırı olduğunu, birleştirilen dosyada ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, birleştirilen davada faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. ... ili, ... ilçesi, Oluklu Mahallesi, 117 ada 6 parsel sayılı, 25.476,31 m² yüzölçümlü dava konusu taşınmazın 03.11.1986 tarihinde satış yoluyla davacıya devredildiği, kök parsel olan 528 parsel sayılı taşınmaza 19.12.2012 tarihinde "Devlet Ormanıdır, satılamaz" şerhinin konulduğu, ... tarafından açılmış olan tapu iptali ve tescile ilişkin asıl davanın istinaf edilmemesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı ile kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre birleştirilen dava davacılar ile davalı Hazine vekillerinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Davalı Hazine harçtan muaf olduğu halde yargılama giderleri arasında aleyhine harca hükmedilmesi ve davacılar tarafından yatırılan peşin ve ıslah harcının talep halinde iadesine karar verilmesi gerekirken davacılar aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Birleştirilen dava davacıları ile davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

a) Harca ilişkin (3) numaralı bendinin hükümden çıkarılmasına yerine '' Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına davacılar tarafından yatırılan 7.251,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine " cümlesinin yazılmasına,

b) (5) numaralı bendinde yer alan ''27.70 TL peşin nispi harcı ve 7.224,00 TL ıslah harcı'' ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yine aynı bentte yer alan ''10.684,50'' sayısının çıkartılmasına, yerine ''3.432,80 TL'' sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacılar ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.