"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Manisa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 822 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreden reddi gerektiğini, idari yargının görevli olduğunu, husumetin idarelerine yöneltilmesinin hatalı olduğunu ve davacının faiz taleplerine itiraz ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını, kilit parke taş döşeli kısımlardan hangi idarenin sorumlu olduğunun tespiti gerektiğini, ana yolun dışında sadece köye münhasır olarak görünen bu kilit parke taş döşeli yoldan İlçe Belediyesinin sorumlu olacağını, el atılmadığı belirtilen ve fen bilirkişi raporu krokisinde (I) harfi ile gösterilen 262 m² lik kısmın bedelinin hesaplanmasının hatalı olduğunu, el atma tarihi tespit edilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, emsal alınan taşınmazın uygun olmadığını, dava konusu taşınmaz ile emsal alınan taşınmazın emlak rayiçleri arasında fahiş fark bulunduğunu, idari yargının görevli olduğunu ve yasal faiz yönünden hatalı karar verildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem olarak doğru olduğu gibi, taşınmazın ... Mahalle yolunun, ilçeye bağlantı yolu ile kesişim noktasında olduğu ve (V) şeklindeki her iki yolun da davalı idarenin sorumluluk alanında kaldığı kabul edilerek fen bilirkişi raporunda A, B, C, D, E, F, G, H harfleri ile gösterilen kısımlarından davalının sorumlu tutulmasının uygun olduğu; ancak dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın her ikisinin de kadastral parsel niteliğinde kabul edilmesine karşın, dosya içindeki belgelerden emsal taşınmazın evveliyat parseli olan 5615 parselden bedelsiz yola terk yapıldığından emsalin satış tarihi itibariyle imar parseli olarak kabul edilmesi gerektiği ve %40 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak tespit edilen m² birim bedeli 408,21 TL üzerinden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üç numaralı alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; düzenleme ortaklık payı kesilmesinin hatalı olduğunu ve idarenin temyiz itirazlarını yerinde olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir.
2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bedelinin hangi idareden tahsil edileceğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4.5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun (5216 sayılı Kanun) 7 nci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davalı ...’nın 20.09.2019 tarihli yazısı ile; dava konusu taşınmazın bir kısmına ...-Büyüksümbüller yolunun isabet etiği; ancak yolun 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kapanan İl Özel İdaresi tarafından açıldığı ve 5216 sayılı Kanun uyarınca Büyükşehir Belediyesi sorumluluk alanına dahil olduğu, bakım ve onarımının Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığı belirtilmiş, ... Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı Sanat Yapıları Şube Müdürlüğünün 15.03.2021 tarihli yazısı ile de fen bilirkişi raporu krokisinde A,B,C,D,E,F,G,H harfleri ile gösterilen alanlarda bulunan yolların 5216 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin (g) bendi uyarınca belediyelerinin sorumluluğunda olduğu belirtilmiş ve ... Belediye Başkanlığının 18.02.2021 tarihli yazısında ise dava konusu taşınmazdaki yolların mevcuttaki parke, asfalt çalışmalarının Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığı ve mahalleleri birbirine bağlayan yol niteliğinde bulunduğundan Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olduğu belirtilmiş olup hükmedilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre; taraf vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Buna karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan Muradiye Mahallesi 5880 parsel sayılı taşınmaz farklı mahallede, farklı yer ve özellikte olduğundan emsal olarak alınması doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazın ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması hâlinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak alınacak cevaba göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verildiğinden rapor inandırıcı görülmemiştir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınarak, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ve dava konusu taşınmazın ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması hâlinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranı ile dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorularak, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ile oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma ile değerinin belirlendikten sonra alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
6.Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgulama uygulamasından; dava konusu Manisa İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 822 parsel sayılı taşınmazın 12.10.2022 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/A maddesi gereğince yenileme görerek ... Mahallesi 208 parsel sayısını aldığı ve taşınmazın yüzölçümünün 12.830,45 m² olarak değiştiği anlaşıldığından, değişen alan üzerinden hesaplama yapılması ve yeni ada, parsel numarası üzerinden karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.