"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 796 parsel sayılı taşınmazına yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım imar planında Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içinde kaldığını ve imar planından kaynaklı kısıtlı olduğu dikkate alınarak davanın görev yönünden reddi gerektiğini, uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğini, davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu yolun ilçe belediyesi ya da DSİ tarafından yapılmış olması ihtimalinin araştırılması gerektiğini, el atma tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili talep edilmiş ise de dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, talep edilen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen davacıya ait 86,00 m²’lik hissenin iptali ile davalı adına tesciline, (B) harfiyle gösterilen davacıya ait 674,00 m²’lik hissenin iptali ile davalı idare lehine yol (kaldırım) olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tamamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içinde kalan dava konusu taşınmaz yönünden davalı idareye husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın imar planından kaynaklı olarak kısıtlanması nedeniyle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, uzlaşma dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, somut emsal olarak değerlendirilen taşınmazın uygun emsal olmadığını, yüksek bedel belirlendiğini, dava konusu taşınmazın kadastro parseli emsalin imar parseli olması nedeniyle %45 oranında düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini, dava dilekçesi ile talep edilen kısma dava tarihinden bakiye kısma ise ıslah tarihinden yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinin Kamulaştırma Kanunu'nun değerlendirmeye ilişkin hükümlerine yöntem itibarıyla aykırılık teşkil etmediği, ancak %35 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmek suretiyle değer biçilmesi uygun görülmeyerek tespit edilen emsal yönünden m² birim değeri olan 3.510,00 TL üzerinden %40 düzenleme ortaklık payı düşülerek emsal taşınmazın m² birim değerinin 2.106,00 TL edeceği ve dava konusu taşınmazın emsal taşınmazın %70’i değil %60'ı değerinde olabileceği kabul edilerek dava konusu taşınmazın m² birim değeri 1.263,00 TL belirlenerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli yeniden hesaplanmak suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiş, ayrıca emsalin dava konusu taşınmazdan çok daha değerli olduğunu, bilirkişi raporunda yer alan ve dava konusu taşınmaz ile komşu mahallede olup 670 metre mesafede bulunan Karslılar Mahallesi 6191 ada 2 parsel sayılı taşınmazın somut emsal olarak değerlendirilmesinin daha uygun olacağını, somut emsalin ise farklı mahallede ve iki kilometre mesafede bulunduğunu, bu husustaki itirazlarının ek raporda karşılanmadığını, dava konusu taşınmazın 674 m²’lik kısmının yol olarak kullanıldığı belirtildiği halde tamamının bedeline hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda düzenleme ortaklık payı %35 oranında ve dava konusu taşınmazın somut emsale nispetle değer oranı %70 olarak belirlendiği halde Bölge Adliye Mahkemesinin düzenleme ortaklık payı ve dava konusu taşınmaz ile emsalin değer oranına ilişkin değerlendirmesinin somut gerekçelere dayanmadığını, yargılamanın uzaması ile yasal faiz oranı güncelliğini yitirdiğinden idarenin tazminat ödeme külfetinin de ortadan kalktığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi, tazminat bedelinin dava konusu taşınmaza yol yapmak suretiyle fiilen el atan davalı idareden tahsiline karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dava konusu taşınmaza el atma tarihi dikkate alındığında, uzlaşma usulünün uygulanmasının dava şartı niteliğinde olmadığı ve dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığı sabit olduğundan, yargı yolu itibariyle adli yargının görevli olduğu hususu tartışmasızdır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine göre hakim, adil ve hakkaniyete uygun olarak kamulaştırma bedelini tayin ederken keyfi olarak hareket edemez. Bu takdiri yaparken, alınan bilirkişi raporlarından ayrılma nedenlerini kararında açıkca göstermesi yanında gerekçesinde makul ve kabul edilebilir nitelikte olması gerekir.
Somut olayda İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın emsalin %70’i değerde olduğu kabul edilerek dava konusu taşınmazdan %35 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmek suretiyle değeri tespit edildiği halde Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın emsalin %60’ı değerde olduğu kabul edilerek dava konusu taşınmazdan %40 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmek suretiyle değeri tespit edilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince bilirkişi kurulu raporları geçerli ve inandırıcı bulunmadığından, yeniden emsal bildirilmesi için taraflara süre verilip, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilerek yeniden 2942 sayılı Kanun'un 15 nci maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde mahallinde keşif yapılıp, alınacak olan raporun yasa hükümlerine uygun olup olmadığı denetlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde bilirkişi raporu alınmadan yetersiz gerekçe ve soyut ifadelerle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
6. Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede uygulanan düzenleme ortaklık payı oranı ilgili Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak, tespit edilecek oranda düzenleme ortaklık payı düşürülmek suretiyle taşınmazın metrekare birim bedelinin hesaplanması gerekirken, böyle bir araştırma yapılmadan eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması yerinde değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılması halinde uygulanacak düzenleme ortaklık payı kesintisi oranının Belediye İmar Müdürlüğü'nden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının KABULÜNE,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz başvuru harçlarının istenildiğinde iadesine.
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.