"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinde gecen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin 6 ncı fıkrasına dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu kamulaştırmadan arta kalan taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; keskinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... barajı nedeniyle yapmış olduğu kısmi kamulaştırmadan sonra dava konusu taşınmaza baraj yapımı sırasında taşınmazdan toprak alımı ve yol yapımından dolayı sedde oluşumu nedeniyle giriş imkanı kalmadığını, yine dava konusu taşınmaza yapılan kısmi kamulaştırma ve davalının fiili müdahalesi nedeniyle dolayı taşınmazın dik ve yamaç şeklini aldığını ve davalının kusuru nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini belirtilerek bu bölümün bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın davalı idarenin sorumluluğunda yapımı tamamlanan Bursa ... Projesi ... Barajı maksimum su kotu dışında kaldığından söz konusu taşınmaza idarece el atılmadığını, dava konusu taşınmaza davalı idarece el atıldığı sabit olursa ve bu el atma kamu yararı doğrultusunda kalıcı bir nitelik taşıyorsa taşınmazın ... adına tapuya tescili gerektiğini beyan etmiş, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2018 tarihli ve 2017/293 Esas, 2018/525 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 2019/1060 Esas, 2021/701 Karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesince yapılan keşif sonrası, hükme esas alınan raporda dava konusu taşınmazın evveliyatında da meyilli yapıya sahip olduğu ve ağaçlık olarak bulunduğundan tarımsal faaliyet yapılmadığı, kamulaştırma öncesi hali ile farklı bir durum bulunmadığından, kamulaştırmasız el atma tazminatı talep etme koşullarının oluşmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 2942 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin 6 ncı fıkrasına göre kamulaştırma işleminin tamamlandığına ilişkin ilan tarihinden itibaren 1 yıl içinde idareye başvuru yapılması şartıyla davanın açılması gerekirken eldeki davanın ise 1 yıllık başvuru süresinin dolmasından sonra açıldığı anlaşıldığından davanın usulden reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesi sonucu itibari doğru bulunarak davacı tarafın istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 2019/1060 Esas 2021/701 Karar sayılı ilamına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 ncü maddesinin birinci fıkrasının b harfi ile gösterilen ikinc fıkrası uyarınca "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında'' duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinden verilen kararın gerekçe bölümünün İlk Derece Mahkemesinden farklı değerlendirildiği anlaşıldığına göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde farklı ret gerekçesi yazılarak esastan ret yönünde hüküm kurulması, doğru olmadığı gibi, 07.05.2021 tarih ve 31477 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 03.03.2021 tarihli 2018/99 Esas, 2021/14 Karar sayılı ilamı ile 27.03.2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun'un 28 inci maddesiyle 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 13 üncü maddesinin Anayasa ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiğinden, bu hükmün 29.06.2017 tarihinde açılan eldeki davada uygulanma imkanı kalmamış olup Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile başvurunun reddine karar verilmesi, hatalı olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.05.2022 tarihli ve 2022/1138 Esas 2022/1272 Karar sayılı ilamı ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dosyada bulunan fen bilirkişi raporunda kamulaştırmadan arta kalan taşınmazın kamulaştırma sebebiyle kullanılamaz hale geldiği belirtildiği halde, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kısmi kamulaştırılma sonrası, kamulaştırmadan arta kalan taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2022 tarihli ve 2021/11-334 Esas, 2022/1021 Karar sayılı ilamının lgili bölümü şöyledir; "....Yargıtay taraflarca ileri sürülen veya kendisinin tespit ettiği temyiz sebeplerini yerinde görürse bozma kararı verecektir. Ancak bozma kararı, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararı kaldırıp düzelterek verdiği bir karar veya ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp davanın esası hakkında yeniden verdiği bir karara ilişkin ise dosya kararı vermiş olan bölge adliye mahkemesine veya uygun görülen başka bir bölge adliye mahkemesine gönderilecektir (HMK m. 373/2).
49. Dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderildiği durumlarda bölge adliye mahkemesi, HMK’nın 360. maddesinin atfıyla ilk derece mahkemelerinde uygulanan yargılama usulüne göre 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Gerek ilk derece mahkemesi, gerekse bölge adliye mahkemesi bozma kararına direnirse bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır ve daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.
50. Bölge adliye mahkemesi yaptığı değerlendirme sonucu bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyulmasına karar verecektir. Bozmaya uyma kararı ile birlikte kendisi için o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Ayrıca uyma kararı, mahkemenin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak karar vereceği anlamına gelmektedir (Pekcanıtez Usul, s. 2308).
51. Diğer yandan bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olur. Hüküm mahkemesi sıfatıyla esas hakkında verdiği karara ilişkin bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesinin hüküm mahkemesi sıfatı devam ettiğinden bozma kararına uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir. Aksine hukuk dünyasında geçerli ve sonuç doğurabilir bir ilk derece mahkemesi kararı varmış gibi bu karara yönelik istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurusunun veya başvurularının esastan reddine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki; ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kuran bölge adliye mahkemesince bu sefer bozmaya uyularak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hâlinde, yıllar önce verilen ve hukukî geçerliliğini yitirmiş bir ilk derece mahkemesi kararına yeniden hayatiyet kazandırmanın sakıncaları dikkate alındığında bu durumun, infazda tereddütlere ve karışıklıklara neden olacağı, hükmün infazını engelleyecek şekilde bir etki yapacağını belirtmek gerekir ..."
3. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
4. 2942 sayılı Kanun'un 12 inci maddesinin altıncı fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun'un 360 ıncı ve 373 üncü maddeleri ile Hukuk Genel Kurulunun yukarıda zikredilen ilamı göz önüne alındığında; Bölge Adliye Mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi akabinde bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olmaktadır.
3.Bu durumda; Dairemizin ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş ilk derece mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılıyormuş gibi davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmesi hatalıdır ve bozmayı gerektirir.
4. Dava konusu kök 14.000.00 m² yüzölçümlü taşınmazın baraj sebebi ile 9.410.00 m²lik kısmının kamulaştırılması sonucu kalan 4.590,00 m²lik kısmın kullanılamaz hale gelmesi nedeni ile bu bölümün kamulaştırılması için 2942 sayılı Kanun'un 12 inci maddesine istinaden idareye yapılan başvurulara rağmen mağduriyetlerinin giderilmemesi sonucu açılan eldeki davada mahkemece karara esas alınan 05.01.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda "taşınmazın evveliyatında da meyilli (bayır) bir yapıya sahip olduğu ve ağaçlık alan olmakla tarımsal faaliyet yapılmadığı, kamulaştırma sonrasında da geriye kalan dava konusu yerin de aynı vasıfta olup aynı meyilde olduğu ve kullanılmadığı öncesinde de tarım yapılamayan bayır tabir edilen yerlerden olup baraj yapımı ile taşınmazın yapısının ve niteliğinin değişmesi söz konusu olmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de; 22.11.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda kamulaştırmadan arta kalan taşınmazın gölet kenarındaki yol yapımı nedeni ile çok dik bir durumda kaldığı bu nedenle taşınmazın kamulaştırma nedeni ile kullanılamaz hale geldiğini belirttiği anlaşılmış olup fen bilirkişi raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için mahallinde yeniden keşif yapılıp, taşınmazın kamulaştırma öncesi ve sonrası durumu karşılaştırılarak, kamulaştırmadan arta kalan taşınmazın kamulaştırma sebebi ile kulllanılamaz hale gelip gelmediği tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilip sonucuna göre karar verilmemesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.