Logo

5. Hukuk Dairesi2022/13893 E. 2023/2191 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca, kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince devletin kusursuz sorumluluğu ve belirlenen tazminat bedelinin rayiçlere uygunluğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen mülkiyeti davacıya ait taşınmazın, kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 115 parsel sayılı taşınmaza intikal yoluyla malik olduklarını, taşınmazın orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle uğranılan zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekilinin cevap dilekçesinde; talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, Orman Genel Müdürlüğünce taşınmazların orman olduğu gerekçesiyle açılan tapu iptali davalarına ilişkin tazminat davalarının Orman idaresine yöneltilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazın tapuda davacılar adına kayıtlı olduğunu ve Hazine adına tescil edilmiş olmadığını, davacı tarafın herhangi bir zararının bulunmadığını, ormanların kamu malı niteliğinde olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler olduğunu, özel mülkiyete konu olmayan taşınmazlar her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmiş olsalar bile bu durumun taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceğini tescil işleminin yok hükmünde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece imar durumu, tapu kaydı ve resmî akit tablosu dosya arasına aldırılan Köseköy Mahallesi 606 parsel sayılı taşınmazın somut emsal taşınmaz olarak kabul edilip, işbu taşınmaza göre de davaya konu taşınmaza değer biçilmesine yönelik taleplerinin karşılanmadığını, kabule göre de bilirkişi heyetince yapılan kıyaslama sonucunda davaya konu taşınmazın emsal taşınmazın %35'i kadar değerli olabileceği tespit edilmiş ise de davaya konu taşınmazın ulaşım durumu ile çevresinin sosyo ekonomik durumu özelliklerine daha yüksek puan verilmek suretiyle davaya konu taşınmazın değerinin daha yüksek tespiti gerekirken, taşınmazın değerinin düşük hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayın idarî yargının görev alanına girdiğini, başlangıçtan itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının hiçbir zaman davacıları yararına mülkiyet hakkı doğurmadığını, dava konusu taşınmazın tapu kaydına şerhi koyan kurumun Orman Genel Müdürlüğü olması nedeniyle husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, Maliye Hazinesinin sorumluluğunu doğurabilecek bir durum bulunmadığını, taşınmazın tapu kaydına özel orman şerhi konulmuş olmasının Hazinenin sorumluluğunu doğurmayacağını, ayrıca ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumlu olduğu, davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı, adlî yargının görevli olduğu, davanın açılmasında hukukî yarar bulunduğu, tapu iptali ve tescil davası açılmadan önce veya tapu iptali ve tescil kararı kesinleşmeden açılmış ise zarar davanın açıldığı tarihte meydana gelmiş olacağından tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği, dava tarihi itibarıyla arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle biçilen değerin rayiçlerine uygun olduğu böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedelin düşük belirlendiğini, emsal incelemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirlenen bedelin enflasyon karşısında düşük kaldığını, arta kalan alanda değer azalışı olup olmayacağının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; mülkiyet hakkının zarara uğradığından söz edilebilmesi için tapu kaydının iptali sonucunda doğmuş bir zararın olması gerektiğini, ancak somut olayda böyle bir zararın söz konusu olmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanın satışının mümkün olmadığını, satış rayici de belirlenemeyeceğini, evveliyatı orman olan taşınmazlar için tazminat ödeneceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, bedel fahiş olup gerçek bedeli yansıtmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.