"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/303 Esas, 2022/95 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Muğla ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... ada 1 parsel (eski 116 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydının Mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, husumetin Hazineye yöneltilmesinin doğru olmadığını taşınmazdaki muhdesatın bedelinin talep edilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.02.2016 tarihli ve 2014/161 Esas, 2016/29 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve 857.920,95 TL bedelin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 11.02.2016 tarihli ve 2014/161 Esas, 2016/29 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 29.11.2016 tarihli ve 2016/6127 Esas, 2016/11410 Karar sayılı kararı ile hükme esas alınan raporun karar vermeye elverişli olmadığı, bilirkişiler 23.12.2014 tarihli keşif sonrası hazırladıkları ilk raporda arsa-arazi ayrımı yapmadan çevre taşınmazların rayicine göre ortalama bir değer tespit ederek arazinin değerini hesapladıktan sonra, bu değere taşınmaz üzerindeki ağaçların ve inşaat varlıklarının değerini eklediği; ancak değer tespitinin hangi tarih dikkate alınarak yapıldığının raporda açıklanmadığı, somut davada; çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olmadığı, arazi olarak kullanılması hâlindeki gelirinin hesaplanması gerektiğinden net gelir yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 23.06.2014 tarihi itibarıyla taşınmazın değeri tespit ettirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 29.11.2016 tarihli ve 2016/6127 Esas 2016/11410 Karar sayılı bozma ilamına karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 02.07.2019 tarihli ve 2018/4370 Esas 2019/4720 Karar sayılı kararı ile davacının karar düzeltme talebi kabul edilerek yapılan incelemede bozma ilâmındaki sebepler tekrar edildikten sonra taşınmazın 1990 onay tarihli imar planında “günübirlik tesis alanı” iken, 1993 yılında yapılan değişikle kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle planda “ağaçlandırma alanına” dönüştürüldüğü, taşınmazın bu durumu itibari ile arsa vasfında olduğu, buna rağmen bozma ilamında maddi hata yapılarak taşınmazın arazi olarak değerinin belirlenmesi gerektiği belirtildiğinden somut olayda çekişmeli taşınmazın değerlendirme tarihi itibari ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kaldığı bu sebeple arsa vasfında olduğu, arsa vasfında olması nedeni ile değerinin emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan düzenleme ortaklık payı düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmî birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse resen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibarıyla imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiği gözetilerek hazırlanacak bilirkişi raporu mahkeme hakimince yukarda yazan ilkeler denetlenmek sureti ile oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve 2.448.590,20 TL bedelin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, taşınmazın arazi vasfında olduğu hâlde, arsa olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacının taşınmazın durumunu bilerek satın aldığını, Mahkemece yetersiz inceleme ile tanzim edilmiş bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verildiğini, emsal incelemesinin uygun olmadığını, taşınmazdaki muhdesat bedelinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece verilen 11.02.2016 tarihli ilk kararda toplam 857.920,95 TL bedele hükmedildiği, bu kararın davacı vekilince temyiz edilmediği, böylece davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden, toplam 2.448.590,20 TL tazminat bedeline hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin aleyhine temyiz olunan davacıdan alınmasına,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.