Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14094 E. 2023/2608 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı yüzölçümü nedeniyle davacının uğradığı zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydındaki yüzölçümü hatasının kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, Hazine'nin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumlu olduğu, davacının zararının net gelir metoduyla hesaplanan gerçek değere göre belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ecrimisil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Batman ili, ... ilçesi, ... köyü 410 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereği yapılan düzeltme ile azaldığından uğramış olduğu zararın ve ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; yapılan sayısallaştırma ve düzeltme işleminin 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine istinaden yapıldığını, idareye atfedilecek bir kusur bulunmadığı gibi sayısallaştırma işlemini yapan memurların hatasından da söz edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu parselde 2011 yılında yapılan düzeltme işlemi taraflara ve ilgililere tebliğ edilmesine rağmen düzeltme işlemine ilgililerce itiraz edilmemesi nedeni ile kesinleştiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, tazminat ve ecrimisilin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, taşınmazın sınırları itibarıyla herhangi bir değişiklik olmadığından davacının zararı bulunmadığını, eksik inceleme ile denetime elverişli olmayan bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verildiğini, davacının herhangi bir zararından bahsedilse dahi bu zararının giderilmesini öncelikle taşınmazı satın aldığı sebepsiz zenginleşen önceki malikten istemesi gerektiğini, hükme esas alınan ziraat ve değerleme uzmanı bilirkişi raporunda taşınmaz bedeline etki eden objektif sebeplerden bahsedilerek taşınmazın değerinin yüksek hesaplandığını, taşınmazın birim m² fiyatına yansıtılan %200 oranında objektif değer artışının fahiş olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının %4 alınmasının kabul edilemez olduğunu, davacının aslında herhangi bir zararı söz konusu olmadığını, bu sebeplerle taşınmaz m² fiyatına fahiş objektif değer artışı ve kapitalizasyon faizi uygulanmasının kabul edilemez olduğunu, değer tespitinde uygulanan münavebe ürünlerin de gerçekçi olmadığını, taşınmaz kuru tarım arazi vasfında olduğundan, kuru şartlarda yetişebilen tarım ürünlerinin esas alınması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilamı ile Batman ili, ... ilçesi, ... köyü 187 parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesinin 25.04.1972 tarihinde satın alma işlemi sonucu davacı adına tescil edildiği, bilahare yapılan kamulaştırma işlemi ile taşınmazın ifraz edidiğini 409 parselin yol olarak terkin edildiğini, 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uygulaması sonucu 410 parselin tapuda 88.522 m² olan yüzölçümünün 78.076,14 m² olarak düzeltildiği ve düzeltmenin 22.06.2012 tarihinde kesinleşerek tescil edildiği, yapılan toplulaştırma işlemi sonucunda 190 ada 8 parsel, 176 ada 1 parsel ve 148 ada 9 parsele gittiğinin anlaşıldığını, yüzölçümü hatasının ilk tesis kadastrosu sırasında eski teknoloji olan planimetre ile yapılan yüzölçümü hesaplamasından kaynaklandığından dava konusu taşınmazın azalan bölümünde davacı payına isabet eden bölümün bedelinin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin isabetli olduğu, ecrimisilin ise malik olmayan kötü niyetli zilyetten istenebilecek bir tazminat türü olup somut olayda, davalı Hazinenin davacının arazisine el atması bulunmadığından davacının ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yerinde bulunmayarak davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kısmen kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak ecrimisil yönünden davanın reddine karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek ve taraflarına vekalet ücreti verilmemesinin hatalı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Batman ili, ... ilçesi, ... köyü 187 parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesinin 25.04.1972 tarihinde satın alma işlemi sonucu davacı adına tescil edildiği, bilahare yapılan kamulaştırma işlemi ile taşınmaz ifraz edilerek 409 parselin yol olarak, 410 parselin tarla olarak tescil edildiği; 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uygulaması sonucu 410 parselin tapuda 88.522 m² olan yüzölçümünün 78.076,14 m² olarak düzeltildiği ve düzeltmenin 22.06.2012 tarihinde kesinleşerek tescil edildiği, yapılan toplulaştırma işlemi sonucunda 190 ada 8 parsel, 176 ada 1 parsel ve 148 ada 9 parsele gittiğinin anlaşıldığını, yüzölçümü hatasının ilk tesis kadastrosu sırasında eski teknoloji olan planimetre ile yapılan yüzölçümü hesaplamasından kaynaklandığı, eldeki davanın 12.10.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir esas alınarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.