"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin dava sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, ... (...) ilçesi, ... köyü, ... Suyu mevkiinde; Doğusu: ... oynağı ve ..., Batısı: ... Deresi, Kuzeyi: ... Gediği ve ..., Güneyi: ... tarlasındaki ... divar ve ... olan, tapuda Şubat 323 tarih ve 31 nolu 195/51 Umum, 09.06.1952 Yevmiye, Cilt: 20 sıra No: 20, Sa: 149-150 de kayıtlı; 3/12'si ..., 3/12'si Nebi Kar, 4/12'si ... ve 2/12'si ...'a ait olan taşınmazın kaydının orman olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini, mülkiyetin Aydıncık Kadastro Mahkemesinin 1993/260 Esas, 1998/12 Karar sayılı orman kadastrosuna itiraz davasının reddi kararı ile orman niteliği ile Hazineye geçtiğini ve kararın kesinleştiğini belirterek, her bir davacı için fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, şimdilik davacıların payına karşılık gelen 82.320,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.03.2016 tarihli ve 2014/62 Esas, 2016/28 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen 1.156.689,05 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 10.03.2016 tarihli ve 2014/62 Esas, 2016/28 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; davacılar vekilinin mahkeme kararını süresinde temyiz ettiği, mahkemece 11.09.2018 tarihli ek karar ile muhtıra tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre içinde temyiz masraflarının yatırılmaması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verildiği, ek kararın 14.09.2018 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararın temyiz edilmediği anlaşıldığından, davacı yanın temyiz istemine ilişkin bir temyiz incelemesi yapılmasına imkan bulunmamaktadır.
3. Davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; davacı tarafça, tapuda Şubat 323 tarihli sicilden gelen tapu kayıtlarının 1989 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırı içinde kalması nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istendiği, aynı tapu kayıtlarına dayanılarak açılan orman kadastro tespitine itiraz davasının, Aydıncık Kadastro Mahkemesinin 1993/260 Esas, 1998/12 Karar sayılı kararıyla reddedilerek 26.10.2000 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği gibi; 4785 sayılı Kanun karşısında hukukî geçerliliği kalmayan tapu kayıtlarına dayalı olarak tazminat istenemeyeceği gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20.06.2019 tarihli ve 2019/79 Esas, 2019/68 Karar sayılı kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bozma ilamında yapılan tespitlerin dava ile ilgisi olmadığını, bozma ilamının karar bölümünün 3 üncü paragrafında dava dilekçesindeki açıklamaya göre davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de dava dilekçesinin açıklamalar kısmında 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin 4 üncü fıkrasına dayanıldığını, bozma ilâmının karar bölümünde bu davada uygulanması gereken 10 yıllık zaman aşımı süresi geçtiği gibi 4785 sayılı Kanun karşısında hukukî geçerliliği kalmayan tapu kayıtlarına dayanılarak tazminat istenemeyeceğinin tespiti yapıldığını, bu Kanun'un 1945 yılında çıkarıldığını, tapunun ise 1989 yılında yapılan orman kadastrosundan sonra geçersiz sayıldığını, taşınmazı 1952 yıllarında satın alan hissedarların 1989 yılına kadar taşınmaz üzerinde tarım yaptıklarını, dava konusu tapunun 1945 yılında değil kararın kesinleştiği 26.10.2000 tarihinde hukuki niteliğini yitirdiğini, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun uyarınca mahkeme kararı ile orman niteliği ile Hazine adına tescil edilen taşınmaz olduğu için taşınmazın rayiç değerinin tapu mâliklerine ödenmesi gerektiğini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere 6292 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin son fıkrası ile 345 sayılı tebliğin 14 üncü maddesi uyarınca dava açtıkları halde özel Kanun olan 6292 sayılı Kanun dikkate alınarak taleplerinin de bu Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve 6292 sayılı Kanun uyarınca tanınan zaman aşımı süresinin geçmediğini, davanın reddine karar verildiği halde davacılar aleyhine nispi 83.665,87 TL vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu kaydındaki hata nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemi hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru numaralı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tapuda Şubat 323 tarihli sicilden gelen tapu kayıtlarına dayanılarak açılan orman kadastro tespitine itiraz davası, Aydıncık Kadastro Mahkemesinin 1993/260 Esas, 1998/12 Karar sayılı kararıyla reddedilerek 26.10.2000 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava 25.06.2014 tarihinde açılmış olup dayanak kaydın orman tahdit sınırları içinde kaldığı, davaya konu edilen yerin 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun'a tabi yerlerden olmadığı anlaşılmakla, uyulmasına karar verilen kesin bozma ilamı gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (5) numaralı bendindeki “83.665,87” sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine “2.725,00” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.