"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu mülkiyet ve daimi irtifak hakkı bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına ve irtifak haklarının davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 149 parsel sayılı davalılar adına kayıtlı taşınmazın kamulaştırma konusu kısımlarının mülkiyet ve daimi irtifak hakkı bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan kısımların Hazine adına ve irtifak haklarının müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.07.2010 tarihli ve 2009/107 Esas, 2010/189 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalı ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 16.04.2013 tarihli ve 2012/23752 Esas, 2013/7495 Karar sayılı ilâmı ile dava konusu taşınmazda 5177 sayılı Maden Kanunu’nun geçici 8 inci maddesine dayanılarak çıkartılan 1 (a) Grubu Madenlerle İlgili Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde tanımlanan ariyet malzemesi niteliğinde malzeme bulunduğu anlaşılmış ise de maden ocağı olarak değerlendirilebilmesi için aynı yönetmeliğin 8 inci maddesine göre ruhsat alınması gerektiğinden ve dosya kapsamına göre de davalılara ait ruhsat bulunmadığı anlaşıldığından, taşınmaza ekilebilir net ürün gelirine göre arazi olarak değer biçilmesi ve %80 oranında objektif değer artış oranı uygulanması yöntem itibarıyla doğru olduğu, ancak taşınmazın sınırlarında bulunduğu belirtilen su kuyularının taşınmazın tamamını veya bir kısmını sulayıp sulamadığı, kısmen sulanıyor ise kamulaştırılan ve doğalgaz boru hattı geçirilen bölümün sulanıp sulanmadığı hususu teknik bilirkişilerden sorularak, gerektiğinde bu hususta tarafların gösterdikleri tanıklar da dinlenmek suretiyle taşınmazın niteliği belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması ve taşınmazın mülkiyet kamulaştırması yapılan ve irtifak hakkı tesis edilen bölümlerinin kullanım hakkının davacı idareye ait olduğu şerh edilmek suretiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vd. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtayın bozma kararında arazinin dışarıdan sulama imkânının olup olmadığının ve kamulaştırılan alanın sulanıp sulanmayacağının tespitinin istendiğini, Mahkemenin bozmadan sonra son yaptığı 24.07.2019 tarihli keşifte ve dosyaya sunulan raporda ise arazinin yanında bulunan dereye "kuru dere" demek sureti ile yanlış kanaate varılmasına sebep olunduğunu, buna ek olarak 31.03.2016 günü yapılan keşfe göre hazırlanan 08.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda mevcut derenin İlkbahar ve Yaz aylarında kuruduğunu belirtilip sulama imkânının olmayışı nedeniyle kuru tarım arazisi olarak değerlendirilmesine yol açtığını, oysa ki bozma ilâmında, kamulaştırılacak alanın sulama imkânı olup olmadığının araştırılmasının istendiğini, 08.06.2016 tarihli raporun dördüncü sayfası iki numaralı tabloda, kullanma muvafakatları dosyaya sunulan komşu kuyulardan artan suyun 3469 ton/yıl olduğu hesap edildiğini, araziden kamulaştırılacak alanın 3.445 m² olduğu göz önüne alınırsa dekarına 1.000 ton/dekar su düştüğünü, meteorolojik verileri de dikkate alındığında dekarına 1.660 ton/dekar su düşeceğini, bu durum mahkemeye 03.11.2017 tarihli ve diğer dilekçelerde bildirilmiş ise de ne bilirkişiler ne de mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, Deniz Sulama Firmasına müracaatla 149-151 parsellerin yanı başındaki dereden ve su kuyularından sulanıp sulanmayacağına dair müvekkil tarafından yazılan yazıya olumlu cevap verildiğini ve bunun dosyaya sunulduğunu, ek olarak eldeki teknik verilerle beraber ... Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanlığına yapılan 03.10.2017 tarihli müvekkilin müracaatına verilen cevap da olumlu yönde olup dosyaya sunulduğunu, bütün bu resmî cevap ve gerçeğe uygun verilere rağmen bilirkişilerin raporlarını düzeltme gereği duymadıklarını ve bu şekilde usul ve kanuna aykırı karar verilmesine neden olduklarını, yine Karayolları Genel Müdürlüğünün davacısı olduğu 2010/166 Esas, 2018/2114 Karar sayılı dosyasında da eldeki dava konusu 149-151 parsellere ilişkin Yargıtay'ın emsal kararının dosyaya sunulduğunu, bu dosyada da sulu tarım arazisi niteliğine göre karar verilmesi gerektiği Yargıtayca görüş olarak beyan edildiğini, Yargıtayın söz konusu kararlarında, bu parsellerin sulu tarım arazisi olarak kabul edilmesi ve %150 objektif değer artış oranı uygulanması gerekliliğinin açıkça vurgulandığını, uyuşmazlık konusu parsellerde bulunan 5177 sayılı Kanun kapsamına alınan 1-a grubu (kum ve çakıl) tüvenan malzemenin de 2942 sayılı Kanun'da sayılan ve kamulaştırılan yerin değerini artıracak değişkenlerden biri olduğu için kamulaştırma bedelinde hesaba dahil edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarında belirtilen özellikleri itibarıyla dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi olarak kabulü doğru görülmekle birlikte, arazi niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesine ve aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve boru hattı güzergâhı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle daimi irtifak hakkı ve mülkiyet hakkı karşılığının tespit edilmesi yerinde görülmüştür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vd. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararının ONANMASINA,
Davalı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
24.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.