"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 2144 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırılmadığı hâlde, fiilen yol olarak kullanıldığını, bu nedenle dava konusu yerlerle ilgili olarak öncesinde ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/605 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, dava konusu taşınmazdaki davacı payı için 338.640,00 TL bedel belirlendiğini; ancak taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL üzerinden karar verildiğini, bakiye miktar için ise hakların saklı tutulduğunu ileri sürerek 337.640,00 TL TL kamulaştırmasız el atma tazminatının ilk dava tarihinden itibaren kanunî faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; ilk davada ve tapu kaydında davacı ismi ... iken ... ... olarak dava açıldığını, öncelikle bu hususun düzeltilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza 18.11.1956 tarihinde el atıldığını, davanın reddine karar verilmesini, davanın kabulüne karar verilecekse karar harcı ve vekâlet ücretin maktu olarak hesaplanmasına karar verilmesini, dava konusu taşınmazın ilk geldisinin ifraz kayıtları incelendiğinde, dava konusu parselin diğer yeni oluşan parsellerin yolu olarak bırakıldığını, yol olarak bırakılmasaydı yol görmeyen diğer parsellerin ifrazen oluşması mümkün olamayacağını, davacının el atmadan yaklaşık 50 yıl sonra dava açtığını, bu taşınmazlarda imar düzenlemesi yapılmadığını, taşınmaza taraflarınca el atılmadığı gibi yolun mülkiyetinin de belediyeye ait olmadığını, dava konusu taşınmazın ... Devlet Hastanesi kavşağından şehir merkezine doğru giden ... ... ayrımına kadar devam eden yolun zemininde kaldığını ve bu yolun resmî kayıt olarak 06.06.1956 tarihinde açıldığını, kamulaştırma işlerine dayanmaksızın amme hizmetine fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkullerin tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılacağını, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 sene sonra gayrimenkulün bedeline ilişkin dava açma hakkı düşeceğini, 2010/604 Esas sayılı ilk davanın sonucunun beklenmesine, aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bedeli ödendiğinden davanın reddi gerektiğini, davacı maliklerin ifraz ve zeminde bıraktıkları yollar olduğundan imar planına işlendiğini, dava konusu taşınmazın düzenleme ortaklık payı olarak yola terk edildiğini, Karayoları Genel Müdürlüğü tarafından karayolu amaçlı olarak el atılmış olup taşınmazdan geçen yolun mülkiyetinin belediyeye ait olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin olduğunu, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/605 Esas, 2011/55 Karar sayılı dosyasında davalı idarenin el attığı yerin davacı payına düşen toplam tazminat miktarının 338.640,00 TL olarak bulunduğunu; ancak taleple bağlı kalarak 1.000,00 TL'nin kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 28.05.2012 tarihli ve 2011/16368 Esas, 2012/1550 Karar sayılı ilâmı ile onandığı, eldeki dava ek dava olduğundan ve ilk davada hükmedilmeyen tazminat bedeli olan 337.640,00 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu; ancak davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun vekâlet ücreti yönünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ek davada hükmedilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeline ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun’un “Kısmi Dava” kenar başlıklı 109 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir;“Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulü ile vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.