"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra geri çevirme kararı üzerine dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi Tayakadın yolu mevkii cilt 170, sayfa 11, sıra 30, 07.10.1968 tarihli 22.970 m²lik taşınmazın yasal miras payı olarak davacılara intikal ettiğini, kadimden beri babası tarafından kullanıldığını, orman kadastrosuna itiraz hakkı için belirlenen sürelerin geçirilmiş olması nedeniyle Gaziosmanpasa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kamulaştırmasız el atma davasının reddedildiğini, oysa bu davanın yargılamasında da ortaya çıktığı üzere Orman İşletme Müdürlüğünden gelen yazılara bakıldığında taşınmazın orman vasfıyla Hazineye geçtiğini, bu nedenle mülkiyet hakkı gereği Devletin kusursuz sorumluluğuna dayanarak uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı idare vekili yetkili mahkemenin tapu sicilinin bulunduğu yer olan Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazında, esasa ilişkin olarak da zamanaşımı itirazında bulunduğunu, Maliye Hazinesinin bir ilgisi olmadığı için husumete itiraz ederek davanın bu nedenlerle reddine yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1940 yılında orman tahdidine alındığı halde, tapu müdürlüğünün tapu kaydını hatalı tutmasından dolayı 1968 yılında davacılara taşınmazın satışının yapıldığını, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kayıtları celp edilerek dava konusu taşınmazın tapulama işleminin 07.10.1968 yılında yapılmış olduğunun tevsik edildiğini, bilirkişi marifetiyle dava konusu taşınmazın yer tespiti yapıldığını, dava konusu araziye ilişkin olarak ilk olarak 1945 tarihli 4785 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce yani 1940 yılında tahdit işlemi ile devlet ormanı içine alındığını ve Hazine adına kaydının yapıldığını, çıkartılan Orman Kadastrosu kanunları kapsamında davacıların daha önceden bir talep haklarının doğmadığı teknik raporda belirterek bu hususlar yönünden raporu kabul ettiklerini, ancak hukukçu bilirkişi tarafından raporda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamındaki sorumluluğun doğumu için "tapu görevlilerinin kusurlu eylemleri ile meydana gelmesi" gerektiğini ancak kusursuz sorumluluğun esas olduğunu, hesaplanan birim bedelin olması gerekenin onda biri kadar olduğunu bu nedenle Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Uzmanları ile SPK Lisanslı Değerlendirme Uzmanı gibi yeni ve uzman bir bilirkişiden değerlendirme yapması gerektiğini, davalı idarenin ise “geçerli bir tapu kaydının bulunmadığını” “tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini” belirterek bir nevi ikrarda bulunduğunu, zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu ... ilçesi, ... Mahallesi, Tayakadın mevkiinde bulunan Ekim 1968 tarih 30 numaralı 22.970 m² yüzölçümlü taşınmaz davacıların murisi adına tescil edilmiş ise de yörede yapılan arazi kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazın daha önce kesinleşen orman tahdidi sınırları içinde olması nedeniyle tapu kaydının revizyon görmediği, davacıların tutunduğu tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği, davacılar tarafından aynı tapu kaydına dayalı olarak açmış oldukları kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/551 Esas, 2006/453 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği, davacıların hukuki değerini yitiren tapu kaydına dayalı olarak herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağı gibi 10 yıllık zamanaşımı süresinin de çoktan dolduğu anlaşılmakla mahkemece davanın reddi nedeniyle davalı Hazine lehine maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
4. Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru numaralı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi Tayakadın mevkiinde bulunan Ekim 1968 tarih, 30 sıra numaralı, 22970 m² yüzölçümlü, doğuda bayır, kuzeyde dere, batı ve güneyde orman (yol) ile çevrili tapu kaydının orman sınırları içinde kaldığı ve tapu maliklerine herhangi bir bedel ödenmediği gerekçesi ile taşınmaz için yapılan işlemin kamulaştırmasız el atma işlemi olduğu bu nedenle davacının kök murisi ... adına olan tapu kaydının davacıların miras payı oranında iptali ile mülkiyetin Hazine adına tescili ve kamulaştırmasız el atma bedelinin Devletin kamu alacaklarına uyguladığı yasal faiz ile birlikte davalı Orman Genel Müdürlüğünden tahsili talebi ile Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/551 Esas, 2006/453 Karar sayılı dosyasında açılan davada hak düşürücü süreleri geçirmesi ve davacının dayandığı tapu kaydının nasıl ve hangi tarihte oluşturulduğunun belli olmadığı, çekişmeli taşınmazı içine alan orman kadastrosu tapu kaydının oluşturulduğu tarihten önce kesinleşmişse aslı orman olan yerlerde sonradan oluşturulan tapu kaydının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, tapu kaydı orman kadastrosunun yapıldığı tarihten önce oluşturulmuşsa, taşınmazı içine alan orman kadastrosuna kanunda öngörülen hak düşürücü süre içinde dava açılmaması halinde yine tapu kaydının yasal dayanağını yitirmiş olacağından davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 09.11.2006 tarihli ve 2007/5327 Esas, 2007/7049 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
3. Dava konusu ... ili, ... İlçesi, ... Köyü Tayakadın mevkiinde bulunan Ekim 1968 tarih, 30 sıra numaralı, 22970 m² yüzölçümlü davacıların murisi ... adına kayıtlı tapunun kök tapu kaydının K. Evvel 1934 tarih, 768 sıra nolu olduğu, 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş ve bu ormanlar hiçbir işlem ve bildirime gerek olmaksızın Devlete geçmiştir. Aynı Kanun'un 5 ve devamı maddeleri gereğince devletleştirilen ormanların sahiplerinin taşınmazın bedelini almak için 1 yıllık süre içerisinde başvuruda bulunmaları gerektiği ve başvuruda bulunmadıkları taktirde ormanın karşılığını alma hakkını kaybedecekleri öngörülmüş ve devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir. Devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan ormanlara ait tapu kayıtları hukuki değerlerini yitirirler. Hukuki değerini yitiren bir tapuya dayanılarak 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunulamaz bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usûl ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Haziney irat kaydedilmesne
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.