"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 190 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, göl alanında kalması nedeniyle terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; değer belirlerken son beş yıla ait veriler kullanılmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğini, çünkü kamulaştırma yapılacağının duyulduğu durumlarda üretici tarafından bitki deseninin değiştirilebildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda verim miktarları ve ürün fiyatları resmi veriler hilafına yüksek, buna karşılık üretim masrafları ile kapitalizasyon faiz oranı düşük alınarak dava konusu taşınmazın metrekare bedellerinin suni olarak yükseltildiğini, kapitalizasyon faiz oranının % 5 veya % 6 yerine % 4 alınmasının yüksek bedel belirlenmesine ve haksız kazanca yol açtığını, uygulanan objektif değer artışı yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalılardan ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu parselde domates, biber, patlıcan da yetiştirildiğini, münavebeye bu ürünlerin de alınması gerektiğini, taşınmazın konumunun iyi olması, ticari potansiyele sahip olmasına rağmen taşınmaza % 20 objektif değer artışı uygulandığını, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceğini, buğday samanı bedeli piyasada 60-70 kuruş iken 35 kuruş olarak hesaplandığını, münavebenin 5 yıllık yerine 2 yıllık esas alınması gerektiğini, davada zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından her bir davalı için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, münavebe esas alınan ürünlerin geliri hesaplanırken mısır samanının yan ürün olarak hesaplamaya alınmadığını ileri sürmüştür.
3. Davalılardan ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında arazinin bedelinin gerçek değerinin çok altında hesaplandığını, taşınmazın bulunduğu bölgede sulu alanlarda yaygın olarak birinci yıl buğday ve silajlık mısır, ikinci yıl ana ürün olarak dane mısır tarımı yapıldığını, 195 parsel sayılı taşınmazın dava konusu taşınmaz ile bitişik olduğunu, bu taşınmazın münavebe planının sulu tarım arazisi olarak dane mısır, buğday ve buğdaydan sonra ikinci ürün olarak silajlık mısır olarak hesaplandığını, bitişik parseli sulu iken, diğerinin susuz olmasının coğrafi kurallara aykırı olduğunu, değer hesaplanırken, ürünlere uygulanan masrafların fazla alındığını, Yargıtay kararlarına göre de masrafların brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağını, değişen masraflar faizi, genel idare giderleri, tarla kirası gibi giderlerin üretim masraflarına eklenmemesi gerektiğini, objektif değer artışının eksik uygulandığını, uygulanan objektif değer artışının az olduğunu ileri sürmüştür.
4. Davalılardan ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığından ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden fazla hesaplanmasının hatalı olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgede sebze tarımı yapıldığını, objektif değer artışının çok düşük hesaplandığını, değer hesaplanırken üretime esas alınan ürünlerin dekar verim miktarlarının düşük alındığını, taşınmazın bulunduğu bölgede sulu alanlarda yaygın olarak birinci yıl buğday ve silajlık mısır, ikinci yıl ana ürün olarak dane mısır tarımının yaygın olarak yapıldığını, bu sebeple münavebenin 2 yıllık alınması gerektiğini, hesaplamaya mısır samanının da eklenmesi gerektiğini, faize ilişkin hükmün hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği,taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faizi ile objektif değer artırıcı unsur oranlarının ve dava konusu taşınmaz için belirlenen m² birim fiyatının uygun ve resmi verilerle uyumlu olduğu, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebeplerini tekrar etmiş ve lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesi ile 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bu isabetsizlik görülmemiştir
3.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli, 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Dava aynı hukuki sebepten kaynaklandığından kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine tek vekâlet ücretine karar verilmesi doğrudur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalı ... vd.den peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.