"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü duruşma açılmak suretiyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 116 ada 23 (ifrazen 116 ada 34) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaz için davacı kurumca takdir edilen bedelleri kabul etmediklerini, bedellerin düşük olduğunu belirterek taşınmazın bütün özellikleri dikkate alınmak suretiyle gerçek kamulaştırma bedelinin tespit edilmesini, arta kalan kısım için değer kaybı hesaplanmasını, müvekkilleri aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesini ve yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin; idarenin Kıymet Takdir Komisyonu tarafından belirlenen kısmının hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin davalı tarafa ödenmesine, geri kalan miktarın ise karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesapta tutulmasına ve dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faizinin hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, net gelirin ilçe tarım verilerine göre yüksek belirlendiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz arsa olduğu hâlde, üçüncü sınıf kuru tarım arazisi olarak değer biçilmesinin hatalı olduğunu, münavebeye düşük gelir getiren ürünlerin alındığını, üretim giderleri arasına korucu ücreti eklenerek net gelirin azaldığını, kapitalizasyon faizinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın konumu dikkate alınarak objektif eğer artışı uygulanması gerektiğini, kamulaştırma nedeniyle üç parçaya ayrılan taşınmazın arta kalan kısmında değer azalışı uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza ekilebilir net ürün gelirine göre değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru ise de dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kamulaştırmalar nedeniyle açılan ve Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında Yargıtayca bu yörede buğday ve bostan münavebesi uygulanmasına yönelik kararlar verildiği anlaşıldığından, buğday ve bostan münavebesi uygulanması gerektiğinden, bilirkişi kurulundan bu hususta ek rapor alınmış ise de değerlendirme tarihi 2019 yılı olmasına rağmen alınan ikinci ek raporda sehven 2018 yılı olduğu kabul edilmek suretiyle değer biçildiği görüldüğünden, dosya içerisinde mevcut 25.01.2022 tarihli ek rapor bostan verim miktarı dışında hüküm kurmaya elverişli ise de aynı kamulaştırma nedeniyle aynı bölgeden Bölge Adliye Mahkemesine intikal ederek denetimden geçen dava dosyalarında benzer nitelikteki kuru tarım arazilerinde bostanın dekara verim miktarının 1.750 kg alındığı gözetilerek buna göre 25.01.2022 tarihli ek rapordaki bostan verimi dışındaki diğer hususlar korunmak ve kapitalizasyon faiz oranı %5 alınmak suretiyle resen yapılan hesaplama sonucunda tespit edilen 19,53 TL/m² birim bedeli üzerinden kamulaştırma bedelinin 530.195,95 TL olduğuna dair 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 356 ıncı maddesi gereğince duruşma açılarak İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 02.04.2021 tarihli ek kararı ile kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesapta tutulmasına karar verilen bakiye bedelin işlemiş nemalarıyla derhâl ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; esas alınan münavebe sisteminin hatalı olduğunu, bostanın yörede yaygın olarak ekilmediğini, ekte sunulan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yazısında belirtildiği üzere kuruda arpa, nadas ve buğday münavebesi uygulanması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından buğday ve bostan münavebesi uygulanıp bostan veriminin 1750 kg alınması hatalı olup mevsim koşullarına göre yıllık verimin değiştiğini, arta kalan kısmında değer azalışı uygulanmaması gerektiğini ve idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza arsa olarak değer biçilmesi gerektiğini, artan üretim maliyetlerinin nazara alınmadığını, objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, korucu ücreti üretim giderleri arasından çıkartılmasına rağmen ek raporda daha düşük bedel belirlenmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede çerezlik ayçiçeği yaygın olarak yetişmekte olup bir çok ayçiçeği işleme fabrikası da bulunduğu dikkate alındığında buğday ve bostan münavebesi uygulanmasının kabul edilemeyeceğini, üretim masraflarının yüksek olduğunu, arta kalan alanda değer azalışına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 inci maddesi ve 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değer biçilmesi, arta kalan alanın yüz ölçümü, geometrik şekli nazara alınarak değer azalışı eklenmeksizin adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi ve dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmesi yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davanın niteliği gereği, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.