Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14598 E. 2023/1719 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin imar uygulaması kapsamında yaptığı düzenleme ortaklık payı kesintisinin yasal sınırları aşıp aşmadığı ve aşması halinde davacıya bedel ödenmesi gerekip gerekmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Düzenleme ortaklık payı kesintisinin yasal sınırı aşmadığının ve davacıya ait hisselerden yeni bir kesinti yapılmadığının tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Ankara ili, ... ilçesinde bulunan taşınmazı üzerinde 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesine dayanarak davalı ... tarafından imar uygulaması yapıldığını, ana taşınmaz niteliği arsa olan pay hissesinin davacının adına kayıt edildiğini, belirtilen taşınmaz için düzenleme ortaklık payı kesintileri sonucu 37,00 metrekare bir alan kaldığını ve davalı belediyece ana taşınmazın azami %40'ına kadar düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılabileceğini; ancak davalı belediyece yapılan düzenleme ortaklık payı kesinti sınırını aşacak şekilde tesis edilmiş olduğunu, bu oranı aşan kısım için ise davacıya herhangi bir ücret ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL’nin ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; davaya ilişkin görev yönünden itirazda bulunduğunu, görevli mahkemenin Ankara İdare Mahkemesi olduğunu, görev yönünden reddini talep ettiğini, mahkeme aksi kanaatte ise yetki yönünden itirazda bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıya ait taşınmaz hissesi yönünden düzenleme ortaklık payı kesintisinin yasal sınır olan % 40' ı aşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, yeterli araştırma ve incelemenin yapılmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının kök 74 parseldeki payından yasal oranda ve tek kesinti yapıldığı anlaşıldığından ve imar uygulamasına tahsis edilen 114 ve 37 metrekarelik kısımlarda yeni bir kesinti yapılmadığı da anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı idarenin yasal orandan fazla kesinti yapıp yapmadığına, yapılmış ise bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi kök 74 parsel sayılı taşınmaz 253 metrekare iken 29.12.2005 onaylı ilk imar uygulaması sonucunda 102 metrekaresi (%39,99 oranında) düzenleme ortaklık payı olarak kesilerek kalan 151 metrekarelik kısmının imara tahsis edildiği, bu kısmın 114 metrekarelik bölümünün 112158 ada 25 parsele şuyulandırıldığı, 11.12.2017 onay tarihli parselasyon plan değişikliği ile davacının 114 metrekarelik bu payı 2402 metrekare yüzölçümündeki 112835 ada 12 parsel sayılı taşınmaza 57/1201 pay ile şuyulandırıldığı, bir kesinti yapılmadığı, hâlen davacı adına kayıtlı olduğu, kök 74 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tahsis edilen 151 metrekarelik kısmından geriye kalan 37 metrekarelik kısmın ise önce 112167 ada 1 parsele şuyulandırılmış olduğu, sonrasında kesinti yapılmadan imar uygulamasında 112167 ada 10 parsel sayılı taşınmaza şuyulandırıldığı, 11.12.2014 onay tarihli parselasyon planı değişikliği sonucunda da 120571 ada 8 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu ve davacının 37 metrekarelik payının bu parselde hâlen tescilli olduğu yasal düzenleme ortaklık payı oranını aşan miktarda kesinti yapılmadığı anlaşılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.