"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/380 Esas, 2022/678 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.09.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, Tekkeköy ilçesi, ... köyü 181 ada 1 No.lu parseldeki taşınmazın müvekkillerinin murisi olan ... adına kayıtlı iken kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını, müvekkilleri aleyhine Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/303 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde müvekkilleri adına olan tapu kaydının iptal edildiğini ve dava konusu taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tescil edildiğini, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de ters düştüğünü belirterek, müvekkillerinin tapulu yerlerinin mahkeme kararı ile ellerinden çıkması sonucu uğramış oldukları zararları karşılamak üzere belirlenecek tazminatın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz yürütülerek mahkeme masrafları ile birlikte davalı hazineden tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın dava dilekçesinde belirtilen Mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, bu yasal süre içerisinde açılmadığını bu nedenle zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ayrıca Hazineye bu konuda husumet düşmediğini, çünkü davayı açan kurumun Orman Genel Müdürlüğü olduğunu, davacının zararının Hazine ile bir ilgisinin olmadığını, bu nedenle husumet yönünden de davanın reddi gerektiğini, ayrıca istenilen tazminat miktarının fahiş olduğunu ve tazminata ancak dava tarihinden itibaren faiz yürütülebileceğini belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2016 tarihli ve 2015/194 Esas 2016/87 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.04.2021 tarihli ve 2020/8882 Esas, 2021/6082 Karar sayılı kararı ile davacıların dayanağı olan 181 ada 1 sayılı tevzii parseline ait 20.07.1945 tarihli ve 29 sıra No.lu tapu kaydının 3.600 m² yüzölçümünde olduğu, davacı tarafça 181 parsel sayılı tevzii parselinin mülkiyetinin kaybedilmesi nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat talep edildiği hâlde 1838 ve 1839 parsel sayılı taşınmazların içinde kaldığı anlaşılan 3.600 m²lik taşınmaz için bedel belirlenmesi gerekirken Mahkemece 1838 ve 1839 parsellerin toplam yüzölçümleri olan 18.542 m² nazara alınmak suretiyle fazla bedele hükmedildiği hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ve 2022/380 Esas, 2022/678 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu kaydının iptaline karar verilen taşınmazların 1838 ve 1839 parsel sayılı taşınmazlar olup tescil kararında yer alan yüzölçüm miktarları yerine taşınmazların geldi kaydındaki miktara göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın tapu kaydındaki miktarlar yerine sınırlara itibar edilerek karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, hükmedilen tazminat miktarının çok yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya kapsamına göre; ... ili, Tekkeköy ilçesi, Çırakman köyünde yapılan Toprak Tevzii Çalışmaları sonucunda 181 ada 1 parsel sayılı 3.600 m² yüzölçümlü taşınmazın davacılar murisi ...’a tevzi edilip 20.07.1945 tarihli ve 29 sıra numaralı tapu kaydı ile adına tescil edildiği, tapu kayıt kapsamının yörede yapılıp 1972 yılında kesinleşen arazi kadastrosu sırasında tescil harici bırakıldığı, davacı ... mirasçıları tarafından imar-ihya ve tevzii tapu kaydına dayanılarak Orman Genel Müdürlüğü ve Hazineye aleyhine 01.10.1989 tarihinde açılan tescil davası sırasında Hazine tarafından karşı dava açıldığını, orman kadastrosunun 10.02.1999 tarihinde kesinleştiği ve çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/303 Esas, 2004/130 Karar sayılı kararı ile; davacıların davasının reddine, karşı davacı Hazinenin davasının kabulü ile bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 9.592 m², (B) harfi ile gösterilen 8.950 m²lik bölümlerin orman niteligi ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek 27.06.2005 tarihinde kesinleştiği, kararın infaz edilmesiyle A harfli bölümün 1838, B harfli bölümün ise 1839 parsel içerisinde kaldığı, eldeki davanın ise 20.05.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazine'den tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.