Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14840 E. 2023/4502 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı idare ile davalı arasındaki kamulaştırmasız el atma nedeniyle ecrimisil bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından kira sözleşmesinin feshine rağmen taşınmazın bir kısmının kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle, emsal kira sözleşmeleri gözetilerek ecrimisil bedelinin belirlenmesinde isabetsizlik görülmemiş ancak, davacı lehine reddedilen kısım üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedeniyle ecrimisil istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen kararın yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1752 ada 332 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından bedel ödenmeden haksız olarak kullanıldığını, bu nedenle davalıdan taşınmazın haksız işgal edildiği dönem için ecrimisil talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 15.07.1991 tarihli kira sözleşmesi ile ... Hava Meydanında bulunan bir kısım taşınmazın davalı kuruma tahsis edildiğini ve kira sözleşmenin 01.07.1991 tarihinde başlayıp 30.06.2011 tarihinde sona erdiğini, kira sözleşmesinin 4 üncü maddesinin altıncı fıkrasında sözleşme süresinin 20 yıl olduğu ve sözleşmenin bitim tarihinden 30 gün önce resmî ihbarda bulunmak koşuluyla taraflarca feshedilebileceğini, feshi ihbar süresi içinde feshedilmeyen sözleşmenin kira bedeli hariç aynı şartlarda 1 yıl yenilenmiş sayılacağının düzenlendiğini, buna karşın karşı tarafça herhangi bir fesih iradesi ortaya konmayınca sözleşmenin aynı şartlarla yenilendiğini, kira müddetinin sözleşme gereği 1 yıl uzamasının zorunlu olması sebebiyle davacı tarafın davalı kurumu adeta cezalandırırcasına fahiş kira bedelleri göndermeye başladığını, davacı taraf her ne kadar fahiş kira bedelleri göndermişse de 08.10.2009 tarihli ve 27370 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu İdarelerinin Taşınmaz Kiralamalarına İlişkin Genelgesinde kira artış oranlarının nasıl belirleneceğinin ortaya konduğunu, bu genelgenin kira artışı başlıklı maddesine göre, daha önceki yıllarda kiralanmış olup da sonraki yıllarda kiralanmasına devam edilecek taşınmazların kira bedelinin, TÜİK tarafından artışın yapılacağı ayda yayımlanan Üretici Fiyat Endeksi oranını geçmeyecek şekilde artırılacağını, ancak söz konusu oranın kiralamanın yenileneceği ayda negatif çıkması halinde kira bedelinde herhangi bir değişiklik yapılmayacağının bildirildiğini, davalı şirkete faturası gönderilen kira bedelinin çok yüksek olması nedeniyle söz konusu genelge doğrultusunda kira bedelinin tekrar hesap edilmesi istenilmişse de davacı tarafın bu talebe cevap vermediğini, dava konusu taşınmaz üzerinde davalı şirketin indirici trafo merkezi ile bir adet tahsilat veznesi bulunduğunu, davacı tarafın sözleşmenin yenilenmesi için belirlediği son bir aylık kira bedelinin 24.798,11 TL gibi oldukça yüksek bir meblağ olduğunu, olayın bu aşamaya gelmesinde davalı kurumun herhangi bir kusuru bulunmadığını, asıl sebebin davalı kurumun burada ürettiği kamu faaliyetinin zorunlu ve yüksek olması sebebiyle karşı tarafın bu durumdan istifade ederek fahiş kira bedeli talep etmesinden kaynaklandığını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.10.2015 tarihli ve 2013/388 Esas, 2015/389 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kira sözleşmesi karşılaştırması yapılarak ecrimisil bedelinin belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenerek gerekirse benzer nitelikteki yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek hesap yapılması gerektiği gözetilmeden, soyut bir şekilde ecrimisil hesabı yapan rapor esas alınarak eksik inceleme ile hüküm kurulması ve dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre taraflar arasında imzalanan 15.07.1991 başlangıç tarihli ve 20 yıl süreli kira sözleşmesinde dava konusu taşınmazın 3.000 m²lik kısmının davalı tarafça kiralandığı, mahkemece inşaatçı bilirkişi tarafından 3.135,88 m² alan üzerinden hesaplanan ecrimisil bedeline hükmedildiği, Tedaş tarafından taşınmazın 1.192 m²lik kısmının trafo yeri ve indirici merkezi olarak kamulaştırılmasına karar verilmesi sebebiyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemli dava açıldığı, ecrimisil hesabının 3.135,88 m² üzerinden yapılmasına davalı tarafça itiraz edildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, mahallinde fen bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak asıl ve birleştirilen davada ecrimisil talep edilen dönemlerde davalı tarafından taşınmazın ne kadarlık kısmına ne şekilde el atıldığı tespit edilip el atılan bölümlerin yüzölçümleri ile birlikte ölçekli kroki üzerinde gösterilmesi sağlandıktan sonra, fiilen el atılan bu alan üzerinden ecrimisil hesabı yapılması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 28.09.2021 tarihli ve 2018/434 Esas, 2021/423 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tarafın taşınmazın 2.135,88 m²lik kısmın kullanıldığına ilişkin tespite bir itirazda bulunmadığı hâlde daha az alan için ecrimisil hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın ecrimisil talep ettiğimiz dönem aralığında olmayan 10.05.2017 tarihinde kamulaştırıldığından kamulaştırma itirazının kabul edilemeyeceğini ileri sürerek resen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin 30.06.2012 tarihinden sonra taşınmazın 1.191,00 m²lik kısmında herhangi bir kullanımı olmadığını, 2942 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesi kapsamında 1.191,00 m²lik kısmın kullanımının ... Genel Müdürlüğüne devredildiğinden 08.10.2013 tarihinden sonraki dönem için ecrimisil hesabı yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirketin mülkiyet sahibi olmadığını işletme sahibi olduğunu, aleyhine ecrimisile hükmedilemeyeceğini, ayrıca ecrimisil hesabının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı arasındaki ecrimisil bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak, arsa niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1752 ada 332 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından davacı ile aralarındaki kira sözleşmesinin feshine rağmen taşınmazın kısmen kullanımına devam edildiği anlaşıldığından; dava konusu taşınmaza, kira gelirine ilişkin emsal kira sözleşmeleri getirtilerek elde edilecek kiranın somut bulgularla tespit edilerek bu sözleşmelere göre ecrimisil bedeli belirlenerek davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez." hükmü gözetilmeden, davalı idare lehine reddedilen kısım üzerinden fazla vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile hüküm fıkrasının (A-5) numaralı bendinde bulunan "14.177,99" sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine "8.021,89" sayısının yazılmasına; "(B-5) numaralı bendinde bulunan "22.913,75" sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine "17.855,63" sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacı idareye iadesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.