Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14860 E. 2023/4732 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle Hazine aleyhine açılan tazminat davasında, tazminat miktarının belirlenmesi ve davalı Hazinenin yaptığı ödemelerin mahsup edilip edilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan gerçek zararın, iptal tarihindeki taşınmazın gerçek değeri olduğu ve gelir metodu ile hesaplanan bu bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin tazminat miktarını belirleyen ve davalı Hazinenin yaptığı ödemeleri mahsup etmeyen kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının Mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1775 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle Hazine tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edildiğini beyan ederek, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, kayalık ve kumluk yerlerden olduğunu, bu özellikleri nedeniyle kamu malı olduğu kuşkusuz olup kamu mallarında 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesinin uygulama yeri olmadığını, tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal sebebe dayanılmasının zorunlu olduğu oysaki bu taşınmazda iyiniyet ve tapuya güven ilkesinin geçerli olmadığını, bu nedenle davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmektedir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 26.03.2015 tarihli ve 2013/325 Esas, 2015/168 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 26.03.2015 tarihli ve 2013/325 Esas, 2015/168 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu, davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edilmediğini, taşınmazın vasfının yeniden araştırılması gerektiğini, arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi hâlinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması hâlinde ise tarımsal gelir metoduna göre gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.11.2017 tarihli ve 2017/114 Esas, 2017/296 Karar sayılı kararı ile davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 16.11.2017 tarihli ve 2017/114 Esas, 2017/296 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucu, bozma sonrası duruşmaya ... Mal Müdürlüğünde görevli veri hazırlama kontrol işletmeni olan ... katılmış ve dava konusu taşınmaza ilişkin ödeme yapıldığını beyan ederek Maliye Bakanlığının 13.01.2012 tarihli ve 56 sayılı onayına göre davada Hazine adına sulh, kabul ve feragat işlemleri yapabilme yetkisi muhakemat müdürlüğüne, müdürlük olmayan yerlerde yetkilendirilen Hazine avukatlığının hukukî görüşü ile ilçelerde mal müdürünün teklifi üzerine kaymakama ait olduğu bu nedenle Mahkemece usulüne uygun olmayan sulh uyarınca hüküm kurulması nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 06.07.2022 tarihli ve 2021/643 Esas, 2022/446 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan ödemeler dikkate alınmadan ve belirlenen tazminat miktarından düşüldükten sonra tazminat bedeli veya iade bedeli ile faiz başlangıç tarihleri tespit edilmesi gerekirken ödemeler dikkate alınmayarak hiç ödeme yapılmamış gibi sıfırdan tazminata hükmedilmesi doğru olmadığını, davacıların Hazineye iade borcu doğması gerekirken haksız şekilde Hazinenin borçlu olarak gösterilmesinin doğru olmadığı, yerel Mahkemece verilen temyize konu edilen son kararda yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ödemeler dikkate alınmadan yeniden hükmedilerek Hazine aleyhine mükkerrer ödemeye neden olacak şekilde karar verildiğini, Yargıtay bozma ilâmının gerekleri yerine getirilmediğini ve özellikle dava konusu taşınmazın tarla olarak bedeli ile arsa olarak bedelinin bilirkişilerce neredeyse aynı olarak belirlendiği dikkate alındığında hükme esas alınmaması gereken bilirkişi raporlarına bağlı kalınarak ve ödemeler yönünden de bilirkişilere hesaplama yaptırılması gerekirken ödemeleri yok sayarak karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmektedir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Sakarya ili, Kaynarca ilçesi, Birlik köyü 1775 parsel sayılı 1.875 m² yüzölçümlü taşınmazın tarla cinsi ile 11.10.1988 tarihinde kadastro yoluyla davacı adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu Mahkemenin 2013/49 Esas, 2013/57 Karar sayılı kararıyla 1775 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, sicilden terkinine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 13.05.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 31.12.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.