Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14872 E. 2023/4108 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olarak kabul edilmesiyle ilgili tespitlerin eksik olduğu, taşınmazın fiilen sulanıp sulanmadığı hususunda keşif yapılmasının ve buna göre taşınmazın değerinin belirlenmesi gerektiğinin gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 653 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davacı ...'e aitken Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 Esas, 2018/94 Karar sayılı ilamı ile ... adına kayıtlı tapu kaydının iptaline ve orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydında orman ile ilgili hiçbir kayıt bulunmadığını, taşınmazın davacı tarafından halen kullanılmaya devam edildiğini, imar barışı kapsamında başvuruda bulunulduğunu, yapı kayıt belgesi alındığını, davacının tapu kaydının iptal edilmesi karşısında kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, Burdur Orman İşletme Müdürlüğüne ve Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğüne tapunun davacı adına tescilinin mümkün olmaması durumunda tazminat ödemesi için müracaatta bulunulduğunu ve 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereği Hazine aleyhine tazminat davası açılabileceğinin bildirildiğini, Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/93 Değişik İş sayılı dosya ile mahallinde tespit yaptırıldığını, akabinde uğranılan maddi zararın tazmini için iş bu davayı açtıklarını, taşınmaz tapusunun iptali dolayısıyla taşınmazın rayiç değeri, üzerindeki ağaçlar, müştemilat ve yapıların değeri ile Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 Esas sayılı dosyasında ödemek zorunda olduğu mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti toplamının istirdatını ya da tazminat hesabında dikkate alınmasını, yine imar barışı kapsamında yapı kullanım izni belgesi için ödemek zorunda kaldığı bedel toplamının istirdatını ya da tazminat hesabında dikkate alınmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/93 Değişik İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda tespit edilen hususları kabul etmediklerini, davacının dava konusu taşınmazın orman olduğunu bilerek iyiniyetli olmayan şekilde hareket ettiğini, davacının tazminat olarak hesaplanmasını talep ettiği dava konusu taşınmazda bulunan müştemilat ve yapıların değeri ile ilgili olarak tespit dosyasında alınan bilirkişi raporundan dava konusu taşınmazda bulunan yapı ve malzemelerin büyük bir kısmının taşınabileceği ve tekrar montaj işlemi yapılarak kullanılabileceğinin anlaşıldığını, talep ettiği mahkeme masrafları ve vekâlet ücreti ile yapı kullanım izni belgesi için ödenen ücretin eldeki ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 178.288,87 TL'nin 22.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının taşınmazın eylemli orman olduğunu bilebilecek durumda olduğunu, bilirkişi raporunda taşınmazın sulu tarım arazisi olarak belirlendiğini ancak bu hususun İl Özel İdaresinden araştırılmadığını, kapitalizasyon faizinin hatalı belirlendiğini, objektif değer artışının yüksek olduğunu ve aleyhlerine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamu yararı gerekçesiyle özel kişiler adına oluşmuş tapunun iptal edilmesi sonucu oluşan zararın devletçe karşılanmasının Yargıtay uygulamasıyla benimsendiği, Burdur Belediye Başkanlığının cevabi yazısına göre davaya konu taşınmazın mücavir alan sınırları içinde kaldığı, bilirkişi raporunda Burdur Çayı ve dava konusu parselin haritada gösterildiği, Burdur Çayından akan suyun motopompla basarak dava konusu parselin yakınındaki menfezden borularla geçirilerek dava konusu parselin sulanmasının mümkün olduğunun belirtildiği, buna göre sulu tarım hesabı yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, yine raporda taşınmazda bulunan muhdesatların sökülüp sökülemeyeceğine göre ayrım yapıldığı, davaya konu taşınmazın konum itibarıyla restoran olarak kullanıldığı, objektif değer artışında uygunsuzluk bulunmadığı, davacının tapu iptal kararındaki masraflar ve yapı kayıt belgesine ilişkin taleplerinin kabul edilmemesinin yerinde olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekce

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’nun 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Burdur ili, ... ilçesi, Necati Mahallesi 653 ada 1 parsel sayılı, 2320,00 m² miktarlı tarla vasfındaki taşınmazda davacının 14.03.2013 tarihinde mirasın taksimi ile malik olduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucu, Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 Esas, 2018/94 Karar sayılı ilâmı ile, taşınmazın tapu kaydının iptali ile, orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiği verilen kararın istinaf incelemesi sonucu kesin olarak verilen karar ile 17.10.2019 tarihinde kesinleşmiş olduğu, eldeki davanın ise 30.12.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki tazminata konu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmediği gibi; Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil dosyasında davacı aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile imar barışı kapsamında yapı kullanım izni belgesi için ödediği bedel yönünden davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın bitişiğindeki Burdur Antalya yolunun doğusunda Burdur Çayının olduğu, bu çayda genel olarak suyun bulunduğu, Burdur Çayından akan suyu motopompla basarak dava konusu parselin yakınındaki menfezden borularla geçirilerek dava konusu taşınmazın sulanmasının mümkün olduğu belirtilerek dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olduğu kabul edilmiş ise de mahallinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın fiilen sulanıp sulanmadığı, nereden ve nasıl, ne şekilde sulandığı tespit edilip sulanıyor ise su kaynağının veya sulama tesisinin taşınmazların yüzölçümleri dikkate alındığında, taşınmazın tamamını veya bir kısmını sulamaya yetip yetmeyeceği gözlemlenip tutanağa geçirilerek, dava konusu taşınmazın motopomp ile sulandığının belirlenmesi halinde sulama masrafı araştırılıp üretim masraflarına ilave edilmesi suretiyle sonucuna göre taşınmazın değerinin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.