Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15177 E. 2023/2939 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tapu maliki ile davalı idare arasında imar uygulaması sonucu yola terk edilen taşınmazın kamulaştırmasız el atma kapsamında değerlendirilmesi ve bedelinin tespiti uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: İmar uygulaması sonucu yola terk edilen kısmın 29 No'lu parselasyon planının onaylandığı ve uygulamanın kesinleştiği 1968 yılında yasal dayanağı bulunmaması ve bu nedenle kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilmesi gerektiği, belirlenen bedelin de emsal kararlarla uyumlu olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 694 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın imar uygulaması sonucunda yol altında kaldığını, davalı idareye uzlaşma başvurusu yaptıkları halde sonuca varılamadığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; imar düzenlemesi gereği düzenleme ortaklık payı olarak yapılan kesintinin kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilemeyeceğini, dava konusu taşınmaz üzerindeki yolun genişliğine göre Büyükşehir Belediyesinin de sorumlu olabileceğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, el atma tazminatının davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; imar düzenlemesi gereği düzenleme ortaklık payı olarak yapılan kesintinin kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilemeyeceğini, imar uygulaması sonucunda kamulaştırmadan arta kalan kısımlarda değer artışı meydana geleceği halde bu hususun dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın öncesinde 44.900 m² yüzölçümlü iken 1967 yılında onanan 28 No.lu parselasyon planı ile uygulamaya alınarak 12.832 m²lik bölümünün muhtelif imar ada ve parsellere şuyulandırıldığı, 4.277 m²lik kısımın yola terk olarak, 27.791 m²lik bölümünün maliklerinin uhdesinde bırakıldığı, bilahare maliklerin uhdesinde bırakılan 27.791 m²lik kısmın 1968 yılında onaylanan 29 No.lu parselasyon planı ile 7.017 m²sinin yola terk olarak kesildiği, 20.774 m²sinin ise imar adalarına tahsis edildiği ve hâlen her iki planda toplam 11.294 m²nin tapuda malikleri adına yaşamaya devam etmekle birlikte imar adaları arasında fiilen yol olarak kullanıldığının anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın 1967 yılında onaylanan 29 No.lu plan uyarınca uygulamaya alındığı, uygulama sonucu tapuya tescilin yapıldığı ve kesinleştiği 1968 yılı itibarıyla 6785 sayılı İmar Kanunu'nun 42 nci maddesinin Anayasa Mahkemesinin 22.11.1963 tarihli ve 1963/65 Esas, 1963/278 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu kararın 14.01.1964 tarihli ve 11606 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olduğu, 42 nci maddeyi yeniden düzenleyen ve meri 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 nci maddesi benzeri düzenlemeyi içeren 1605 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 20.07.1972 tarihine kadar zayiat ya da düzenleme ortaklık payı adı altında yapılan kesintilerin yasal dayanağı kalmadığı gibi taşınmazda yapılan kesintinin zayiat adı altında değil yola terk olarak ayrıldığı da dikkate alındığında 11.294 m²nin bedeline hükmedilmesi gerektiği, taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilip davalı idareden tahsiline dair kararda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, aynı bölgeden gerek Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen, gerekse Daire denetiminden geçen metrekare birim fiyatlarla uyumlu olması nedeniyle bedel yönünden itirazların da yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un Geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.