"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ile birleştirilen davalar ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescili istemine ilişkin karşı davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın birleştirilen dosyada davacılar ... vd. ile davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davalarda davanın davalı ... idaresi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleştirilen dosyada davacılar ... vd ile davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 619 ve 621 parsel sayılı taşınmazların kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleştirilen dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 619 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı, hak düşürücü süre ve husumet yönlerinden reddi gerektiğini, ormanların kamu malı niteliğinde, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu olamayan taşınmazlar her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmiş olsalar bile bu durumun taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceğinden tescil işleminin yok hükmünde olduğunu, zira dava konusu taşınmazların tamamının ilk tesisten bu yana orman sınırları içinde kaldığını, yolsuz tescile dayanarak tazminat talep edilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek davanın öncelikle husumet yönünden, mahkemesi aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı ... vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tazminat talebine konu taşınmazlar üzerine kurumları tarafından "orman" şerhi konulmuş olması sebebiyle kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıldığını, kamulaştırmasız el atmadan dolayı tazminata hükmedebilmek için tapu iptal davasının görülerek karara bağlanıp hatta kesinleşmesi gerektiğini davacıların gerçek zararının tespit edilebilmesi için, usul ekonomisi açısından iş bu davaların birlikte görülmesi gerektiğini, davacı tarafın taraflarına yönlendirmiş olduğu davanın reddedilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi dolayısı ile taraflarına dava yöneltilemeyeceğinden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini ileri sürerek davacıların davasının reddine, idarelerinin açtığı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile dava konusu taşınmazların tamamının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine; karşı davanın da kabulüyle tazminata konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile orman vasıf ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen dosyada davacılar ... vd. ile davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Birleştirilen dosyada davacılar ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararında maddi hatalar bulunduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tarihinin yazılmaması nedeniyle infazda tereddüt oluşacağını, mahkeme kararı ile birleştirilen ... 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/387 esas sayılı dosyası bakımından Hazine açısından davanın kabulüne karar verildiğini, ancak davanın açılış değeri sehven göz ardı edilerek bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesine rağmen yanılgıya düşülerek sadece ıslah ettikleri tutar olan 9.894.106,37 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiğini, tapu kayıtlarında davacılardan ...'nin adının Havva Yılmaz olarak yer aldığını, kendileri tarafından Tapu Müdürlüğüne yapılan başvuru ile tapu kaydının düzeltildiğini, bilirkişi raporunda davacı ...'nin hissesine isabet eden tazminat miktarı eski tapu kayıtlarında adı geçen Havva Yılmaz adına hesaplanmışken yerel mahkeme tarafından yapılan isim değişikliğinin pay oranları ve tazminat miktarında herhangi bir değişikliğe neden olmaması sebebiyle usul ekonomisi açısından dosyanın yeniden bilirkişi gönderilmesini gerekli görmediğini, sehven bu hususa yer verilmediğini, yine gerekçeli kararda maddi hata ile ıslah harcı olarak yatırılan 1168.967,00 TL karar harcının karar kesinleştiğinde iadesine karar verilmiş ise de yatırdıkları ıslah harcının 168.967,00 TL olduğunu, hükmedilen toplam tazminat miktarının düzeltilmesi halinde yasal vekâlet ücreti miktarının da değişeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının dikkate alınmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanın satışının mümkün olmadığını, evveliyatı orman olan taşınmazlar için tazminat ödeneceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığından bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, tazminat ödenmesini kabul etmemekle birlikte bilirkişi raporuna itirazları giderilmeden karar verildiğini, bilirkişi raporunda hissedarlar arasında yapılan dağılımda mükerrer hesaplama yapıldığını, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, gerçek bedeli yansıtmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davası olduğunu, tazminata konu orman sınırları içinde kalan taşınmazların arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek emsal karşılaştırması yolu ile değerinin tespit edilmesinin doğru olduğunu, davacı ... (...) yönünden T.C. kimlik numarasına göre işlem yapılacağından kararda bu hususun belirtilmesine gereklilik görülmediğini, davacı vekilinin tashih talebi doğrultusunda birleştirilen davadaki tazminat, harç ve vekâlet ücreti miktarları 16.09.2021 tarihli kararla düzeltildiğini, ancak asıl ve birleştirilen davadaki davacı sayısı fazla olmasına karşın hükümde her bir davacı lehine hükmedilen tazminatın ayrı ayrı yazılması yerine toplam tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi infazda tereddüte yol açabileceği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen dosyada davacılar ... vd ile davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Birleştirilen dosyada davacılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulduğundan Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi ititbarıyla yürürlükte olan AAÜT'ye göre davacılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazların tapu kayıtlarında davacıların halen malik olarak göründüklerini, mülkiyet kendilerinde olduğundan zararlarının bulunmadığını ve istinaf itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, 619 parselin 1958 tarihinde tapulama ile davacıların bir kısmı ve bir kısmının murisleri adına tescil edildiği, kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle tapuya 12.11.1991 ve 14.05.2004 tarihlerinde orman şerhi konulduğu, yine 621 parselin 1958 tarihinde bir kısım davacıların murisi Mevlüt Yılmaz adına tescil edildiği, akabinde davacı olan mirasçılarına intikal ettiği, kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle tapuya 04.03.1996 ve 14.05.2004 tarihlerinde orman şerhi konulduğu, bu şerhler nedeniyle mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat hakkı doğduğunun kabulü doğrudur.
3. 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesine dayanan tazminat davalarında yasal hasım Hazine olduğundan ... hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi uygundur.
4.Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde ve hükmün ferilerinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
5.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun görüldüğünden temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar ... vd. ile davalı Hazine vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılar ... vd.den peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.