Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15368 E. 2023/3516 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili ile 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların kesinleşen orman kadastrosu içinde kaldığı, bilirkişi raporuyla arazi niteliğinde olduğu ve net gelir yöntemiyle değerinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin asıl dava ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili ile asıl davalı/ birleştirilen dava davacısı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili ile asıl davalı/ birleştirilen dava davacısı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl dava davacısı/birleştirilen dava davalısı Orman Genel Müdürlüğü vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2117 ada 17 parsel (eski 21 parsel) ve 2121 ada 23 parsel (eski 263 parsel) sayılı taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptaline, orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kesinleşmiş orman tahdit sınırı içinde kalmaları nedeniyle uğramış olduğu zararın yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl dava davalısı/ birleştirilen dava davacısı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların orman vasfında olmadığını, yapılacak keşif sonrası orman olduğunun tespiti halinde ise 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca zararının tazmini gerektiğini, haksız davanın reddini talep etmiştir.

2. Birleştirilen dava davalısı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, mülkiyet hala davacıda olup 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürmüştür.

3. Asıl dava davacısı/ birleştirilen dava davalısı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet, hak düşürücü süre ve zamanaşımından reddi gerektiğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile taşınmaz bedelinin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile birleştirilen dava davacısına ödenmesine, tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile asıl dava davalısı/ birleştirilen dava davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; davanın husumetten reddi gerektiğini, denetime elverişli olmayan rapor ile yüksek bedel belirlendiğini, ıslah ile arttırılan kısma ıslah tarihinden yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Asıl dava davalısı/ birleştirilen dava davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlara arazi olarak değer biçilmesi doğru ise de, objektif değer artışının düşük belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uzman orman bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların kesinleşen tahdit içinde kalan yerlerden olduğu ve bilirkişi kurulu raporuyla dava konusu taşınmazların arazi niteliğinde olduğu belirlenerek net gelir yöntemiyle taşınmazların gerçek değerinin dava tarihi itibarıyla belirlenmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile asıl dava davalısı/ birleştirilen dava davacısı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Asıl dava davalısı/ birleştirilen dava davacısı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat ve çekişmeli tazminatın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu ... ili, ... İlçesi, ... Mahallesi 2117 ada 17 parsel(eski 21 parsel) sayılı 8.396,81 m² yüzölçümlü, koru vasıflı taşınmazın 1986 yılında intikal yoluyla ve ... Mahallesi 2121 ada 23 parsel (eski 263 parsel) sayılı taşınmazın ise 18.06.2002 tarihinde ifrazen davacı ... adına tescil edildiği, taşınmazların beyanlar hanesine 29.08.2002 tarihli ve 4809 yevmiye numaralı işlemle "Devlet ormanıdır. Alınıp satılamaz, devir ve temlik (ipotek) ettirilemez" şerhinin konulduğu anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğinde kabulü ile net gelir metoduna göre değer biçilmesine ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline, tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekili ile asıl dava davalısı birleştirilen dava davacısı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.