"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın, irtifak hakkı karşılığının tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun, davalı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 245 ada 5, 6, 7, 11, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlara enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığını belirterek irtifak hakkı karşılığının davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre de açılıp açılmadığı hususu ile zaman aşımı süresinin resen tetkiki ile süresinde açılmamış ise davanın bu yönden reddini talep ettiklerini, dava konusu taşınmazların üzerinden kuruma ait 154 kV ... Enerji İletim Hattı geçtiğini, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/156 sayılı kararına istinaden kamulaştırma işlemleri tamamlandığını, kesin hüküm, görev, derdestlik ve husumet itirazlarının olduğunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi uyarınca, takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı adli yargıda (noter) tebligat tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açma hakkı tanındığını, davanın Kanun'un belirttiği 30 günlük süre içerisinde açılmadığını, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/156 Karar sayılı kararı ve aynı Mahkemenin 1988/406 Esas, 1988/418 Karar sayılı dosyasında mevcut noter tebligatlarının incelenmesinden de görüleceği üzere hak sahipleri, İbrahim Yirmibeş'e yapılan tebligatın 13.03.1970 tarihinde bizzat kendisine tebliğ olunduğunu, belirlenen bedellerin Ziraat ve Yapı Kredi Bankası/Bulancak Şubesi vasıtasıyla hak sahipleri adına yatırıldığını, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/156 Karar sayılı kararı iş bu dava için kesin hüküm oluşturduğunu, davacının uzlaşma başvurusu bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile tazminat bedelinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, irtifak hakkının davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; el atma 2015 yılında olduğundan maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu 245 ada 5 parsel sayılı taşınmazdan enerji nakil hattı geçmekte iken yeni geçen enerji nakil hattı ile bu parselden enerji nakil hattının geçmediğini, ancak bu parsel yönünden ödenmeyen kamulaştırma bedelinin davacıya ödenmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 245 ada 5 parsel yönünden dava açıldığı halde, gerekçeli kararda bu parsele ilişkin olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığını, 2942 sayılı Kanun'un Ek-3 üncü maddedeki düzenleme uyarınca bedel tespiti yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu, işbu dava bir bedel arttırım davası olup 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, değer düşüklüğü oranının yüksek belirlendiğini, dava konusu taşınmazların arsa vasfında değerlendirilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitinde 463 parsel numarası ile Ahmet oğlu Rasim Özkal adına tespit edildiği, kadastro tespitinde TEK Genel Müdürlüğü lehine 1.810,00 m² irtifak tespit edildiği, taşınmazın askı ilan süresi içinde kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, Bulancak Tapulama Mahkemesinin 26.07.1983 tarihli ve 1979/442 Esas,1983/574 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verildiği, bu şekilde taşınmazın kadastro tespitinin 18.10.1983 günü hükmen kesinleştiğinin anlaşıldığı, 463 numaralı kök parsel daha sonra kamulaştırma nedeniyle ifraz edilerek 2709 ve 2710 parsel numaralarını aldığı, bunlardan 2709 parsel sayılı taşınmazın trafo merkezi olarak TEK Genel Müdürlüğü adına tapuya tescil edildiği, 2710 parsel sayılı taşınmazın ise 20.09.2000 tarihli ve 438 sayılı işlem ile ifraz edilerek 245 ada 1 ila 17 sayılı parsellere ayrıldığı, taşınmazın üzerindeki irtifak hakkının 245 ada 5, 6, 7, 8, 11, 12, 13, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazlara aktarıldığının tapu müdürlüğü tarafından bildirildiği, fen ek raporunda, dava konusu hatlar ile tescilli hatların aynı hatlar olduğunu 2015 yılında hat yenilemesi yapıldığını irtifak alanlarında azalma olduğunu 5 nolu parselden irtifak olmadığının belirtildiği, 18.10.1983 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında 1.810,00 m²lik irtifak hakkının tapuya tescil edildiği, taşınmazda 20.09.2000 tarihinde ifraz dolayısıyla sayfa kapatma işlemi yapılırken irtifak haklarının tapuya bu tarihle tescilinin yapıldığı, gerçekte kadastro sırasında tescil edildikleri, taşınmaz üzerinde başkaca bir hattın da bulunmadığı, bu çerçevede dava konusu hattın daha önce kamulaştırma işlemlerinin yapılması nedeni ile tapuya tesciline karar verilen enerji nakil hattı olduğunun anlaşıldığı, davaya konu irtifak hakkının tescilinin taşınmazlarda yapılan kadastro çalışmaları sırasında yapıldığı kadastro işlemlerinin 1983 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen kadastro işleminin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davanın 08.07.2019 tarihinde açıldığı anlaşıldığından ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek, davanın usulden reddine karar verilmemesi ve ayrıca dava konusu taşınmazlardan 245 ada 5 parselden irtifak geçmediği halde bu parsel yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde bu hususta karar verilmemesi doğru görülmedğinden 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Anayasa Mahkemesince verilen karar gereğince kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atmaya dayalı mülkiyet hakkının korunmasına dair kararlarda davanın reddi durumunda aleyhe vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin kararlaştırıldığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan irtifak hakkı tescillerinin kadastro işlemleri ile değil mahkeme kararları ile tescil edildiğini, mahkeme kararları ile yapılan tescillerin usul ve yasaya uygun yapılmadığını, davacıya hiçbir bedel ödenmediği gibi kamulaştırma tebligatlarının da yapılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın, irtifak hakkı karşılığının tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazların geldisi olan kök 463 parsele kadastro tespiti ile 1810 m²lik kısımda irtifak alanın tespit edildiği, kadastro tespitinin 18.10.1983 tarihinde hükmen kesinleştiği, 463 parselin kamulaştırma nedeniyle ifraz edilerek 2709 ve 2710 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığı, mevcut irtifak hakkının 2710 parsele aktarıldığı, 2710 parsel sayılı taşınmazın ise 20.09.2000 tarihinde ifraz edilerek 245 ada 1 ila 17 parsellere ayrıldığı, dava konusu edilen 245 ada 6, 7, 11, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlardaki enerji nakil hattı ile tapu kayıtları üzerindeki irtifak hakkına konu enerji nakil hatları ile aynı hat olduğu anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin 18.10.1983 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından, dava konusu 245 ada 6, 7, 11, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hak düşürücü süre geçtiğinden; 245 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise herhangi bir enerji nakil hattı geçmediğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.