Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15408 E. 2023/7117 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili davasında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ek 3. maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı ve bedelin hangi tarih esas alınarak hesaplanması gerektiği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ek 3. maddesinin, tebliği dahil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş taşınmazlar hakkında da uygulanacağı ve Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli kararı ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen ek 3. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresinin iptal edilmesi gözetilerek el atma tazminatının dava tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiği değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/41 Esas, 2022/5 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, ... Mahallesi, 3 (yeni 344) parsel sayılı taşınmazın malikinin müvekkilinin murisi ... ... ... olduğunu, davalı İdarenin geçerli bir kamulaştırma kararı olmaksızın taşınmaza el atarak 221 sayılı Kanun'a istinaden murise ya da müvekkillerine usulüne uygun bir tebligat yapılmadan ve bedel ödemeden mahkeme kararı ile taşınmazın davalı adına tescil edildiğini haksız, bedelsiz ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazdan yararlanamayan her bir müvekkil için şimdilik 5.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın Vakıf Hamidiye Suyu isale hattı güzergahına ait Şişli ilçesi, ... Mahallesi 344 sayılı parsel olup idare adına İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.1974 tarihli ve 1974/218 Esas sayılı kararı ile 221 Sayılı Kanu'un 1 ... ve 7 nci maddeleri gereğince hükmen tescil edildiğini; aradan 38 sene geçmesi nedeniyle zamanaşımı ve ayrıca 221 sayılı Kanun'da öngörülen hak düşürücü süre de geçtiğinden öncelikle bu nedenle ve dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.06.2014 tarihli ve 2013/613 Esas, 2014/234 Karar sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin 04.06.2014 tarihli ve 2013/613 Esas, 2014/234 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 03.10.2017 tarihli ve 2016/7948 Esas, 2017/2086 Karar sayılı kararı ile dava konusu 344 parselin evveliyatı olan 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit çalışmaları sonucunda 09.09.1969 tarihinde davacının murisi ... ... ... adına tespit ve tescil edildiği, İstanbul Sular İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/1046 Esas sayılı dosyası ile 13.12.1971 tarihinde hasımsız olarak açılan dava sonucunda taşınmazın 930,00 m²lik kısmının (ifrazen oluşan 344 parsel) 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca hükmen davalı idare adına tescil edildiği ne var ki bu dava hasımsız olarak yürütüldüğünden idare adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, davacının murisinin taşınmaza 09.09.1969 tarihinde kadastro tespiti sonucu malik olduğu ve dava açma hakkının da bu tarihte elde edildiği, mahallinde yapılan keşif sonucu alınan raporlara göre taşınmaza fiilen el atıldığının da sabit olduğu anlaşıldığından, mahkemece alınan raporlar denetlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının davalı taraftan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tedavül kayıtlarının yeterince araştırılıp incelenmediğini, kadastro tutanağına göre dava konusu taşınmazın dayanağı olan tapunun 1954 tarihi olduğunu, iş bu tapu kaydının geldisinin de 1941 yılına dayandığından 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminat bedelinin haksız ve fahiş olduğunu, bilirkişi incelemesinin hatalı, emsal seçiminin kanuna ve içtihatlara uygun olmadığını bu sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2.İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa ... olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3.Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 ... maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak, değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3.Temyizen incelenen kararın, bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idareye aşağıda yazılı kalan harcın istek halinde iadesine,

12.09.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında Mahkemece; dava konusu taşınmazın 1974 yılında 221 sayılı Kanun’a göre hükmen davalı idare adına isale hattı olarak tescil edildiği, taşınmaza 09.10.1956 gününden önce elatıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, sözü edilen Kanun’un 1 ... maddesinde; “6830 sayılı İstimlak Kanununun yürürlüğe girdiği 09.10.1956 tarihine kadar kamulaştırma işlerine dayanmaksızın Kamulaştırma Kanunlarının göz önünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır, 4 üncü maddesinde de; "Gayrimenkulün bedelini dava ..., bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonra düşer.” hükümleri nazara alındığında Kanun'un yürürlük tarihi 12.01.1961 gününden iki sene sonrası olan 13.01.1963 tarihine kadar iki yıllık sürenin sona ermesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dairemizce; 221 sayılı Kanun uyarınca idare adına tescile ilişkin Mahkeme kararına istinaden yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle işin esasına girilerek davanın kabul edilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ve el atma tazminatının davalı taraftan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı ve 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında usulî müktesep hak tanımlanmış ve bazı istisnaları da belirtilmiştir. Buna göre usulî kazanılmış hak “… Mahkemenin bozma kararına uyulmasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve usulî müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir…” şeklinde ifade edilmiştir. Yargıtay bozma kararına uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ise de sonradan usuli müktesep hakka aykırı içtihadı birleştirme kararı ya da kanunun yürürlüğe girmesi halinde bu karar ya da kanun gereğince hüküm verilmesi gerekmektedir.

21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 3 ün birinci fıkrasına 19.06.2021 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanun’un 20 ... maddesi ile eklenen ek cümle; “ Bu hüküm tebliği dahil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır.” hükmü ve 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanunu’a eklenen geçici madde 17; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla bu Kanunun ek 3 üncü maddesine eklenen cümle, bu cümleyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükümleri yer almaktadır.

Buna göre ek madde 3’ün birinci fıkrasında; “Mülga 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlâk Kanununun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların...” şeklinde ifade edilen 16 ıncı ve 17 ... maddeler gereğince idare adına tescil edilen taşınmazlar yanında kamulaştırma ya da kamulaştırılmış sayılma nedeniyle idare adına tescil edilen taşınmazlar hakkında açılan kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında da ek madde 3 ün uygulanması mümkün hâle gelmektedir.

Davaya konu taşınmaz 221 sayılı Kanun gereğince hükmen idare adına tescil edilmiştir. Kanunla hak sahiplerine Kanun’un yürürlüğe girdiği 13.01.1961 tarihinden itibaren iki yıl içinde taşınmaz bedelini isteyebilme imkânı getirilmiş iki yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davaların reddi yoluna gidilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/19 Esas, 2022/46 Karar sayılı kararı ile 221 Sayılı Kanun iptal edilmiş, kararın Resmî Gazete’de yayım tarihinden başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Karar 04.08.2022 tarihli ve 31913 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. İptal kararı gözetildiğinde 221 Sayılı kanun gereğince hak düşürücü süreden dolayı davaların reddedilmesi söz konusu olamayacağından, 09.10.1956 tarihinden önce el atılan ve idare adına tescil edilmiş olan dava konusu taşınmaza ek madde 3 ün birinci fıkrasında yer alan ek cümle ve ek madde 3 ün birinci fıkrasındaki ek cümlenin derdest davalara uygulanacağına ilişkin geçici 17 nci maddesi dikkate alınarak kamulaştırmasız el atma bedeli belirlenirken ek madde 3 uygulanmalıdır.

Bu nedenle 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresinin iptal edildiği gözetilerek davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “karar tarihi” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği düşüncesi ile kararın bozulması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun el atma tazminatını dava tarihi itibarıyla belirleyen kararın onanmasına ilişkin görüşüne katılamıyorum. 12.09.2023