"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen çekişmeli taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 445 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının tapu kaydının kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, kişinin mülkiyet hakkından yoksun bırakılması ve bu bağlamda tazminata hükmedilebilmesi için geçerli bir mülkiyet belgesinin bulunması şart olduğunu, davacının ise taşınmazı 23.03.2012 tarihinde 3. kişiye sattığını, Anayasa'nın 43 üncü maddesi kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu belirlediğini, 6321 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci maddesi de Anayasa'ya paralel bir düzenleme ile kıyıların herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık alanlar olduğunu açıklandığını, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesine göre Hazinenin özel mülkiyeti veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin yönetimine ilişkin hizmetleri yürütme görevi Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel müdürlüğü'ne verildiğini, bu nedenle davacı taraf mülkiyet hakkı ve tapuda Devlet'in sorumluluğundan söz etmiş olsalar da yasal düzenlemeler gözetildiğinde davacını tazminat hakkı bulunmadığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.11.2016 tarihli ve 2015/471 Esas, 2016/385 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.01.2017 tarihli ve 2017/100 Esas, 2017/145 Karar sayılı kararı ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan ve tapusu iptal edilen 2.089,21 m²lik arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle biçilen değerin uygun olduğundan davacı ve davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle tapusu iptal edilerek terkinine karar verilen 2.089,21 m²lik kısmına dava tarihindeki değeri esas alınarak değer biçilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi değerlendirme tarihi kabul edilerek, bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu, gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne duruşma açılarak karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın yargılama sürecinin uzunluğu dikkate alındığında 10 yıllık zamanaşımının geçmesi nedeniyle ek dava açma hakkını kaybettiklerinden tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi esas alınarak bedel belirleyen 11.04.2016 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak faizin de bu tarihten itibaren işletilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kıyı kenar çizgisinde kalan yerlerin özel mülkiyete konu olması mümkün olmadığından davacı adına geçerli bir tescilden bahsedilemeyeceğini, yolsuz tescil söz konusu olduğundan, tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tapu sicilinin memurun hatası ile hatalı oluştuğunu, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz denetime elverişsiz olduğunu ve belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı
ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 445 parsel sayılı, 6.982 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 29.05.1972 tarihinde dava dışı kişi adına hükmen tescil edildiği, davacının taşınmazı 04.03.1994 tarihinde satın aldığı, Hazinenin açtığı tapu iptal ve tescil davası sonucunda Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/64 Esas, 2007/174 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 2.089,21 m²lik kısmının tapusunun kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile iptaline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 26.02.2008 tarihinde kesinleştiği, kararın 30.07.2008 tarihinde infaz edilerek taşınmazın 4.892,79 m² yüzölçümü ile tescil edildiği, davacının 23.03.2012 tarihinde taşınmazın kalan kısmını ... Entegre Ağaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine sattığı, eldeki davanın 19.11.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmaza dava tarihi esas alınarak emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.