Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15522 E. 2023/3490 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal kararının kesinleştiği tarihte taşınmazın gerçek değerinin tespiti için emsal karşılaştırılmasında özel amaçlı satışın dikkate alındığı ve güçlü delil niteliğindeki başka bir mahkeme kararında aynı bölgedeki benzer bir taşınmaza daha yüksek bir bedel takdir edildiği gözetilerek, bozma kararı verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 241 ada 37 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, kıyıların Devletin tasarrufu altında olduğundan yolsuz tescile dayalı taşınmaz için tazminat davası açılamayacağını, talep edilen miktarın davacıların sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile taşınmaz bedelinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat davasında taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiğini, rapora yapılan itirazların reddedildiğini kalan alan ile ilgili oluşan zararın hesap edilmediğini ve mülkiyet hakkının kısıtlandığını, emsal karşılaştırmasının usule uygun yapılmadığını ve davalı lehine vekâlet ücretinin hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını ve zamanaşımına uğradığını, kıyı kenar çizgisinde kalan taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını ve tazminat bedelinin fahiş miktarda tespit edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yapılarak; üzerindeki binalara resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin taleple bağlı kalınarak tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, bu hususta taraf vekillerinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediği böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 241 ada 37 parsel sayılı, 965,18 m² yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/206 Esas, 2004/42 Karar sayılı kararı ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 386,08 m²lik kısmının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararın 30.12.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki asıl davanın 08.01.2014 birleştirilen davanın ise 28.12.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla kanun hükümlerine uygundur.

4. Buna karşın, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde, özel amaçlı satış emsal olarak alındığından rapor hükme esas alınacak nitelikte değildir. Bununla birlikte hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaza tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibari ile 410 TL/m² birim fiyatı belirlendiği, dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan 241 ada 27 parsel sayılı taşınmaza ise ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/50 Esas, 2020/181 Karar sayılı dosyasında tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 02.05.2005 değerlendirme tarihi itibarıyla 706,76 TL/m² birim fiyatı takdir olunduğu ve bu kararın Dairemizin 2022/2248 Esas, 2022/10443 Karar sayılı dosyası ile denetiminden geçerek onandığı gözetildiğinde bilirkişi kurulunca güçlü delil niteliğindeki bu bedelden ayrılma nedenleri de belirtilmemiştir.

5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.