"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisile ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... köyü 651 ve 652 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın kanal yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.01.2015 tarihli ve 2011/636 Esas, 2015/41 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 21.01.2015 tarihli ve 2011/636 Esas, 2015/41 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu 652 parsel sayılı taşınmaz nar bahçesi niteliğinde olduğu halde, İlçe Tarım Müdürlüğü resmi verilerinde nar ürünü bulunmadığı gerekçesiyle, diğer İlçe ve İl Tarım Müdürlükleri verisine başvurulması gerektiği düşünülmeden, nar yerine erik verisi kullanılmak suretiyle hesaplama yapılması, dava konusu 652 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen özelliklere göre objektif değer artışı uygulanmaması gerekirken, taşınmazın gerçek değerine ulaşmadığı gerekçesi ile objektif artış uygulanması, ecrimisil hesabı yönünden kabul edilen 10.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlara gelir metoduna göre değer biçilerek her yıl için ayrı ayrı ecrimisil bedeli hesaplanması gerekirken, piyasa araştırması sonucu resen değer biçilerek ecrimisil bedelinin hesaplanmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamında taşınmazların dört yıl süre ile kullanılamadığı dikkate alınarak her yıl için ayrı ayrı hesaplama yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bilirkişilerce bu hususun dikkate alınmadığını, 652 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan kapama nar bahçesi için biçilen değer yönünden bozma öncesi alınan bilirkişi raporu ile bozma sonrası alınan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; 651 parsel sayılı taşınmazın değeri hesaplanırken hata yapıldığını, taşınmaz üzerindeki kivi ağaçlarının yaşına göre elde edilen net gelirin yüksek alındığını, kivi ürününde üretim maliyetinin brüt gelirin 1/3’ünden az olamayacağı kuralının dikkate alınmadığını, su kaynağı ve yeterliliği tespit edilmeden taşınmazların sulu arazi olarak kabul edildiğini, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili ve ecrimisil hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanunun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idareden alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının istenildiğinde iadesine, davacıdan aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.