Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15783 E. 2023/4316 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tespiti ve 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmin edilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal kararının kesinleşme tarihinin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerektiği ve hükmedilen tazminata bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1023 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin yasal olmadığını, davanın esastan reddedilmesi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.07.2009 tarihli ve 2008/479 Esas, 2009/333 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.07.2009 tarihli ve 2008/479 Esas, 2009/333 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 11.12.2019 tarihli ve 2017/7105 Esas, 2019/7358 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazda davacı adına olan tapu kaydının iptaline ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/742 Esas, 2006/311 Karar sayılı kararının kesinleştiği 26.11.2007 tarihi değerlendirme tarihi olarak kabul edilerek, bu tarih itibarıyla taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre taşınmazın gerçek değerinin belirlenerek karar verilmesi, kabule göre de mahkemece bilirkişi kurulundan alınan rapora itibar edilmeyerek resen hesaplama yapılıp karar verilmesi gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza emsal olarak alınan taşınmazın mücavir alan sınırları içinde olmadığını, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinin köy statüsünde olduğunu, daha sonra alınan idari kararla belediye hizmetlerinden yararlanır hale geldiğini, ülkenin ekonomik koşulları nedeniyle karar tarihi itibarıyla tüm fiyatların %100 oranında arttığını, bu nedenle gerçek zararın tespiti yönünde adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla arazi vasfında olduğunu, taşınmazın arsa niteliğinde kabul edilmesi suretiyle yüksek bedel belirlendiğini, taşınmaz üzerinde yer alan yapının tamamı yönünden değer hesaplanmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 438 inci maddesi.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya

uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mahkemece uyulan bozma ilamında, değerlendirmenin tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak yapılması gerektiği belirtildiğinden, hükmedilen bedele de bu tarih itibarıyla yasal faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "dava tarihinden itibaren" ibaresinin hükümden çıkarılmasına, yerine "tapu iptal kararının kesinleştiği 26.11.2007 tarihinden itibaren" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.