"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilerinin hissedarı bulunduğu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 90008 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza kanal yapılarak kamulaştırmasız olarak el konulduğunu, davalı idareye uzlaşma talebinde bulunulduğunu; ancak uzlaşılamadığını belirterek, taleplerini artırma hakları saklı kalmak kaydıyla belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamulaştırma işlemlerinin 1983 yılında tamamlandığını, taşınmazın eski parsel numaraları olan 1 ada, 6, 7 ve 8 parsellerden geldiğini, idareleri tarafından İzmir Taşkın Koruma Projesi, Manda Çayı Islahı ve Arap Deresi Derivasyonu kamulaştırma planı kapsamında kaldığının anlaşıldığını, 1 ada 6 parsel için ilgili kurumlarla adres araştırması için yazışmalar yapıldığını; ancak adres bilgilerine ulaşılamadığını, ilanen tebliğ edildiğini, 1 ada 7 parsel numaralı taşınmaz hakkında herhangi bir kamulaştırma evrakına rastlanmadığını, 1 ada 8 parsel için ilgili noter aracılığıyla 18.03.1983 tarihinde parsel maliklerine noter tebligatları tebliğ edildiği, ancak ilgili parsel sahiplerinin Tapu Müdürlüğünde herhangi bir işlem gerçekleştirmediğinin anlaşıldığını, davanın hak düşürücü sürenin sona ermiş olması sebebiyle reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın kabulü kararının da hukuka aykırı olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, 20 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, tarafları ve konusu aynı olan davada üç ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 90008 ada 1 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırılması yapılmak suretiyle belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline ilişkin mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek davalı idare vekilince yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile bedeline hükmedilen hisselerin tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tescili yerine, yol olarak terkinine karar verilmesi hatalı olduğundan ve kendilerini vekille temsil ettiren davacılar lehine, karar tarihi itibarıyla tek maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, her bir davacı yönünden ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmiş olması doğru olmadığından ve davacılar vekilinin yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 1.457.970,10 TL'ye artırdığı, İlk Derece Mahkemesince bu miktar hüküm altına alınırken davacıların fazlaya dair tazminat taleplerinin saklı tutulmadığı, İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacıların istinaf başvuru talebinde bulunmadığı, bu nedenle davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunun kabulü ile davalı idare vekilinin istinaf başvuru talebinin kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu belirttiği hâlde, Bölge Adliye Mahkemesince davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu belirterek hüküm kurulmasının hatalı olduğu belirtilerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin usulüne uygun olarak yapıldığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası.
2. 2942 sayılı Kanun'un geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 90008 ada 1 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmek suretiyle alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Davacılar lehine karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tek maktu vekâlet ücreti verilmesi doğrudur.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince kararın gerekçe bölümünde; davacılar vekilinin yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 1.457.970,10 TL'ye artırdığı, İlk Derece Mahkemesince bu miktar hüküm altına alınırken davacıların fazlaya dair tazminat taleplerinin saklı tutulmadığı ve İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacıların istinaf başvuru talebinde bulunmadığı, bu nedenle davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu yönünde karar verilmiş ise de hükme esas alınan raporda davacıların dava konusu taşınmazların geldi parselleri olan 1 ada 47, 55 ve 57 parsel sayılı taşınmaz için talep edebilecekleri toplam bedelin 1.584.494,00 TL olarak hesaplandığı, yargılama sırasında davacılar tarafından mahkemeye verilen talep artırma dilekçesi ile dava konusu parselin geldi parseli 1 ada 57 parselden kalan bölüm için haklarını saklı tuttuğunu beyan ederek 1.457.970,15 TL tazminat talep ettikleri anlaşılmış olup İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına ilişkin hüküm kurulmamış ve bu karar davacı tarafça istinaf edilmemiş olsa da hüküm fıkrasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasına ilişkin bir kayda yer verilmemiş olmasının, dava dışı tutulan kısımdan feragat edilmesi anlamına gelmeyeceği gibi ileride ek dava açma imkanını ortadan kaldırmayacağını, kaldı ki bu hususun davalı idare tarafından istinaf nedeni de yapılmadığı gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince ileride açılabilecek ek dava bakımından davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektiğinden sonuç itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonuç itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.