Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15933 E. 2023/3829 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden doğan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini isteminin kabulü.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaza biçilen değerin rayiçlere uygun olduğu, davacıların payına isabet eden kısmın doğru hesaplandığı, değer tespitinde istinfa gelen tarafın sıfatının gözetildiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1 ada 24 parsel sayılı taşınmazın taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın talep ve iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın süre ve dava şartları yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, zamanaşımı süresi içine dava açılmadığını, sahil ve kıyı kenar düzenlemesinin ... Belediyesi tarafından yapıldığını, davanın müvekkil Hazine yönünden husumet yönünden reddinin gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin şartlarının oluşmadığını, ayrıca davacıların dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmış olduğunu 1980 yılından beri ıttıla etmiş ve vakıf olmuş olduklarının kabul edilmesi gerektiğini, taşınmaz kayıtlarına tedbir şerhi konulduğunu, davacıların dava konusu taşınmazın davalı olduğunu bildiklerini, bu bakımdan davacıların dava konusu taşınmazdaki hisselerini özellikle şerhli olarak satın alanlar bakımından tazminat talep etme şartlarına ve ehliyetine haiz olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davanın kanunda belirlenen zamanaşımı ve hak düşürücü süreler içinde açılmadığını, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca kıyı çizgisi içinde kalan taşınmazın özel mülkiyete konu edilemeyeceğinden davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydında "davalıdır" şerhi bulunduğundan tazminat talep edemeyeceğini, aksi kabul hâlinde taşınmazın değerinin belirlenmesine esas alınan somut emsalin uygun olmadığını, %40 oranında düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini, ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, gayrimenkul değerleme uzmanından alınan raporun eksik ve denetime elverişli olmadığını bedelin yüksek belirlendiğini, taşınmaz bedelinden hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle biçilen değerin rayiçlerine uygun olduğu, taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen toplam 6.875,94 m²lik kısmının kıyı çizgisi dışında kaldığı ve maliklerin kullanımında olduğu belirlenmiş, kıyı çizgisi içinde kaldığından tapu kaydı iptal edilen 143.340 m²lik kısmın imar uygulaması sonrasında 141.916,97 m² kaldığı anlaşıldığından, davacıların bu kısma isabet eden pay karşılığının hesaplanmasının doğru olduğu, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarih itibarıyla değerinin belirlendiği, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi içtihatları ile değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak kabul edildiği görülmüş ise de istinafa gelen tarafın sıfatı gözetildiğinde bu husus aleyhe değerlendirilmediği, istinafa gelen tarafın sıfatı da gözetilerek uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca davanın belirsiz dava olarak açılamayacağını, bilirkişi kurulunun usulüne uygun oluşmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1 ada 24 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz 154.240 m² alanlı iken, 2012 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 5447,09 m² kısmının yol ve park alanı olarak ayrıldığı ve taşınmazın yüz ölçümünün 148.792,91 m² kaldığı, davacıların paylarının mirastan intikâl ettiği, tapu iptal kararında murisleri olan Hasan Orhon'un davalı sıfatı taşıdığı, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas, 1999/292 Karar sayılı dosyasında ... tarafından, tapu maliklerine karşı açılan tapu iptali ve tescil istemli dava olduğu, 24.06.1999 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne; 1 ada 24 parsel sayılı taşınmazın krokide (C) harfi ile işaretli 143.340 m² kısmının tapu kaydının iptaline, davacı ... adına tesciline, aynı tarihli krokide (A) ve (B) harfi ile işaretli kısımlarla ilgili davanın reddine, kâl konusunda davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.04.2017 tarihli ve 2015/14817 Esas, 2017/6110 Karar sayılı ilâmı ile hükmün tescil yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve kararın 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 22.10.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre, arsa niteliği ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.