Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15967 E. 2023/3828 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının yenileme kadastrosu sonucu yüzölçümünün azalması nedeniyle davacının uğradığı zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmin edilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu, yenileme kadastrosu nedeniyle yüzölçümü azalan arazi niteliğindeki taşınmazlara net gelir yöntemine göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği ve hükmün dayandığı gerekçelerde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilli tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davacının ... ili, ... ilçesi, ... köyü (eski 10, 226, 229, 8, 381, 91 ve 23 No.lu parsellerin) sırasıyla 107 ada 16, 130 ada 5, 128 ada 1, 107 ada 15, 142 ada 13, 120 ada 15, 111 ada 1 No.lu parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin (a) bendi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu neticesinde azaldığını, davacının tapu kayıtlarına güvenerek satın aldığı taşınmazlarda oluşan fark için ödemesinin karşılıksız kaldığını belirterek düzeltme işlemi ile oluşan eksikliğin tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; husumetin yanlış yönlendirildiğini, dava konusu tazminata ilişkin iddiaların tapu sicillerinin yanlış tutulmasından kaynaklı olup husumetin tapu kadastro müdürlüğü yerine Hazineye yönetilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, görev yönünden de dava konusu taleplerinin idare mahkemelerine başvurulması gerektiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etimştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından husumet ve zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin şartlarının oluşmadığını, Hazinenin sorumlu olmadığını, davacının kadastro çalışmalarına itirazının bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazların değerinin net gelir yöntemine göre tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, davacının tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazlarda oluşan azalmadan tapuya güven ilkesi gereğince Devlet'in sorumlu olduğu saptanarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde olduğundan davalı Hazine temsilcisinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi, temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yapılan düzeltmenin nereden kaynaklandığı ve bu işleme karşı dava açılıp açılmadığının belirlenmediği gibi bedelin belirleme yönteminin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının ... ili, ... ilçesi, ... köyü 107 ada 16 parsel, 130 ada 5 parsel, 107 ada 15 parsel, 142 ada 13 parsel, 111 ada 1 parsel, 120 ada 15 parsel, 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazların Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin (a) bendine göre uygulama yapıldığı, uygulama kesinleştikten sonra yüz ölçümlerinde azalmalar olduğu, ancak parsellerin mevcut sınırlarında bir değişiklik olmadığı, oluşan farklılığın tesis kadastrosu yapılırken kullanılan ölçü ve hesap tekniğinden kaynaklandığı fen bilirkişi raporu ile anlaşılmış, dava konusu 10 parsel sayılı taşınmazın alanının 55.500,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 107 ada 16 parsel sayılı 49.775,01 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 5.724,99 m²lik alan olduğu, 266 parsel sayılı taşınmazın alanının 26.250,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 134 ada 5 parsel sayılı 22.852,35 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 3.397,65 m²lik alan olduğu, 229 parsel sayılı taşınmazın alanının 25.500,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 128 ada 1 parsel sayılı 24.712,82 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 787,18 m²lik alan olduğu, 8 parsel sayılı taşınmazın alanının 48.500,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 107 ada 15 parsel sayılı 45.326,42 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 3.173,58 m²lik alanın olduğu, 381 parsel sayılı taşınmazın alanının 36.000,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 142 ada 13 parsel sayılı 30.738,76 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 5.261,24 m²lik alan olduğu, 91 parsel sayılı taşınmazın alanının 22.500,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 120 ada 15 parsel sayılı 21.232,40 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 1.267,00 m²lik alan olduğu ve 23 parsel sayılı taşınmazın alanının 53.750,00 m² iken yapılan yenileme çalışmaları sonucunda 111 ada 1 parsel sayılı 44.153,01 m² alanlı taşınmaz olduğu, taşınmazda azalan 9.596,99 m²lik alanı olduğu davacı tarafından taşınmazların yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemi ile eldeki davanın 11.09.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Kadastro Müdürlüğünce yapılan yenileme kadastrosu nedeniyle yüzölçümü azalan arazi niteliğindeki taşınmazlara net gelir yöntemine göre alınan rapor uyarınca değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.