Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16310 E. 2023/6503 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle davacının uğradığı zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı Hazine'nin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, ilk hükmedilen tazminat miktarının davalı lehine kazanılmış hak teşkil etmesi ve hükmün usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek mahkemenin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin dava sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine ile davacı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 2916 ada 8 parsel sayılı 1.333 m² yüzölçümündeki arsayı tapu kaydında ipotek şerhi dışında şerh bulunmadan tapu kaydına güvenerek 14.02.2006 tarihinde ...'den satın aldığını, Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2010 tarihli ve 2009/189 Esas, 2010/140 Karar sayılı kararıyla taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek 07.04.2011 tarihinde kesinleştiğini, 20.06.2011 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, tapu kaydının hatalı tutulması, şerhlerin silinmesi ve tapuda infaz yapılmaması sebebiyle müvekkilinin maddi zarara uğradığını, belirterek belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kamulaştırma ile kamu malı niteliği kazandığını, böyle bir taşınmaz için iyiniyetin korunmasından ve tapuya güven ilkesinden söz edilemeyeceğini, davanın haksız ve yersiz olduğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin.15.05.2014 tarihli ve 2012/45 Esas, 2014/214 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile 1.368.722,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece değerlendirme tarihi taşınmazın Hazine adına tescil edildiği tarih olarak kabul edilerek emsal incelemesi yapılmadan, belirlenen tazminata göre hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 26.01.2005 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse resen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.11.2018 tarihli ve 2016/513 Esas, 2018/359 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulü ile 1.435.372,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, mahkemece verilen ilk kararda dava konusu taşınmazın m² birim bedelinin 1.000,00 TL kabul edilmek suretiyle toplam tazminat miktarının 1.368.722,00 TL olarak belirlendiği ve bu kararın davacı vekilince temyiz edilmediği nazara alındığında, bu kararda hükmedilen tazminat bedelinin davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturacağı gözetilmeden bozma ilamı sonrası fazla bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2022 tarihli ve 2022/257 Esas, 2022/472 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile 1.368.722,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ilk kararda fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttukları için ek dava açma hakları olduğu için kararı temyiz etmediklerini bozma kararının hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kamulaştırma ile kamu malı niteliği kazandığını, böyle bir taşınmaz için iyiniyetin korunmasından ve tapuya güven ilkesinden söz edilemeyeceğini, davanın haksız ve yersiz olduğundan reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesine (eski 125 inci md. bozma sonrası)

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 İnci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İstanbul ili, Kartal ilçesi, Soğanlık Mahallesi 2916 ada 8 sayılı 1.333,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 775 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinde belirtilen amaçlarda kullanılmak için Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca kamulaştırıldığı, Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.1999 tarihli ve 1994/570 Esas, 1999/324 Karar sayılı ilâmıyla taşınmazın kamulaştırma nedeni ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve temyiz edilmeden 13.09.1999 tarihinde kesinleştiği, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 03.07.2001 tarihli dilekçe ile 2916 ada 8 parselin beyanlar hanesine konulan 27.04.1994 tarihli ve 94/273 sayılı tedbir kararının silinmesine dair talebi üzerine terkin edildiği, kesinleşen ilam henüz infaz edilmeden taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikleri tarafından 01.09.2005 dava dışı ...’ye satıldığı, sonrasında 14.02.2006 tarihinde davacı ...'e intikal ettiği, bunun üzerine Hazinenin açtığı tapu iptali ve tescil davası sonucu Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2010 tarih 2009/189 Esas ve 2010/140 Karar sayılı kararıyla 2916 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davacı adına olan tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 07.04.2011 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 17.01.2012 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafın aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma ilamı öncesinde sunduğu dilekçelerinde belirttiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine ve davacı vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.