Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16344 E. 2023/3339 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydına konulan orman şerhi nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydındaki orman şerhi nedeniyle davacıların uğradığı gerçek zararın arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak hesaplanmasında ve 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydında bulunan orman şerhi nedeni ile oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile orman vasfında olan dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1672 ada 27 parsel sayılı taşınmazın orman kadastrosu çalışması sırasında tamamının orman sınırı içerisinde kaldığından tapu kaydına şerh konulduğunu, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

2. Davacı ... vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın orman kadastrosu çalışması sırasında orman tahdidi içerisine alındığını ve orman kadastrosuna itiraz edilmeyerek kesinleştiğini beyan ederek orman tahdidinde kalan kısmın iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl dosyada davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; yargı yolu, zamanaşımı, husumet nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, mahkemece tapu malikleri tarafından şerhin kaldırılması istemiyle dava açılıp açılmadığının tespitinin yapılması ve şerhin kaldırılmasına yönelik herhangi bir dava açılmamışsa hukuki yarar bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, özel mülküne kamulaştırmasız olarak el atıldığını iddia edip hem taşınmazın bedeli nispetinde tazminat talep etmek, hem de taşınmazın tapusunu elinde tutmaya çalışmanın hukuka ve mantığa aykırı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, taşınmaz üzerine devredilemez şerhinin konulmasının mülkiyet hakkını kısıtlayıcı bir işlem olarak kabul edilemeyeceğini ve ortada zarara sebep olabilecek bir tapu iptal işlemi de bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen dosyada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin malik olduğu dava konusu taşınmazın orman şerhinin kaldırılmasına ilişkin başvurularının davacı kurumca reddedilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlalinden doğan zararların tazmini için dava açıldığını, açılan davanın kabulü halinde taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verileceğini, tazminat davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne, tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, birleştirilen davanın da kabulü ile tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dosya davalısı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumlu olduğu, davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu, taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilerek değer biçilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dosya davalısı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, husumetin yanlış yönlendirildiğini, taşınmazın halen davacılar adına kayıtlı olduğundan bir zararlarının olmadığını, taşınmazın bedelinin eksik ve hatalı inceleme ile belirlendiğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, yapılan işlemlerin usul ve kanuna uygun olduğunu, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, taşınmaz davacı adına kayıtlı olduğundan faize hükmedilmesinin yanlış olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 480 parsel sayılı, 4.750,15 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 1972 yılında yapılan kadastro çalışması ile davacıların mirasbırakanları adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazın davacılara intikal ettiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uygulaması ile taşınmazın 1672 ada 27 parsel sayısı ve 4.971,65 m² yüzölçümü ile tescil edildiği, ... Kadastro Müdürlüğünce 17.09.2014 tarihli ve 3697 yevmiye ile “taşınmazın 4.971,65 m²lik kısmı orman sınırı içinde kalmaktadır”şerhinin konulduğu, eldeki davanın 18.10.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydında bulunan orman şerhi nedeni ile arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.