"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2349 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde fiilen yol olarak el atıldığını, bu nedenle taşınmazın el atılan kısmının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idarî yargıda görülmesi gerektiğini, davacıların uzlaşma talebinde bulunmadıklarını, dava konusu parselde bulunan binanın yola işgalinin bulunduğunu, dava konusu parselin Hüseyin İlhan adına kayıtlı olduğunu, veraset ilâmına göre tapu kaydı düzeltilmeden dava açıldığını, bu nedenle davacıların husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, parsedeki fiili müdahalenin kalıcı olması gerektiğini, idarenin el atma faaliyetinde bulunmadığını, müvekkili idarenin yaptığı işlemin fiilen terk edilmiş alanın mülk sahipleri menfaatine ve yolun verimli kullanılması amacıyla düzenlemesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın idarî yargıda görülmesi gerektiğini, uzlaşmanın dava şartı olduğunu, tapuda intikal yapılmadığını, bu nedenle davacıların aktif dava ehliyetlerinin olmadığını, taşınmaza el atma tarihin 1982 öncesi olduğundan davalı idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, kararda maktu harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, taşınmaz üzerinde bulunan kaçak yapının yola işgalli olduğunu, el atıldığı iddia edilen kısmın düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılacak alanda kaldığını, taşınmaza el atmanın sona erdirildiğini, davacıların yola rızaen terk ettiklerini, idarenin el atma kastının olmadığını, alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapılarak fahiş bedele hükmedildiğini, fen bilirkişi krokisinin aplikasyon krokisine uygun olmadığını, ayrıca raporda tarih de bulunmadığını, tapu kaydındaki takyidatların bedele yansıtılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek emsal karşılaştırılması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi taşınmazın imar durumu ve konumuna göre belirlenen bedelinin uygun olduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın davalı idarenin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı ve husumetin doğru yöneltildiği, taşınmaza 1983 sonrasında el atıldığından uzlaşma dava şartı olmadığı, harç ve vekâlet ücretinin nispi alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, proje bütünlüğü gereği fiilen atılmayan ve imar planında yolda kalan bölümün bedeline hükmedilmesinin de yerinde olduğu, her ne kadar idare vekili tarafından el atmanın sonlandırıldığı iddia edilmişse de taşınmazın bedeline hükmedilen kısmının hukukî durumunun değişmemesi ve hâlen kamusal alanda kalması nedeni ile davanın kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, dava konusu taşınmazın tapu kaydında bedele yansıtılması gereken takyidat bulunmadığı, Mahkemece verilen tavzih kararı ile hükmün infazındaki tereddütlerin giderilmiş olup böylece Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, taşınmazın fiilen el atılan kısmı ile proje bütünlüğü gereği fiilen atılmayan, ancak imar planında yolda kalan bölümün bedelinin davalı idareden tahsili ile bedeline hükmedilen davacı payının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Davalı idarece el atmaya son verildiği iddia edilmiş ise de imar planında değişiklik yapılmadıkça ve taşınmaz imar planında yolda kaldığı sürece el atmaya son verilmiş sayılmayacağı göz önünde bulundurulduğunda el atılan bölümün bedeline hükmedilmesi doğrudur.
4. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden taşınmaza 1983 sonrasında el atıldığı anlaşıldığından uzlaşma dava şartı olmadığı gibi harç ve vekâlet ücretinin nispi alınması uygundur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.