"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirme davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesis etmek sureti ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının yönetim planı ve ana gayrimenkulün mimari projesine aykırı olarak balkonlarını pvc ile kapatarak mutfak kısmını büüyüttüğünü, dış cephe bütünlüğünü bozarak mantolama yaptığını, tesisat projesine aykırı boru döşediğini, mahkemece davalıların müdahalesinin meni ile yapının eski hale getirilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın kötüniyetli olduğunu, projeye aykırı imalat ve tadilat yapan diğer kat malikleri hakkında tespit ve dava yoluna gitmeyerek sadece müvekkil davalıya ait bağımsız bölüm ile ilgili dava açılmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, tespit dosyasında dahi binanın dış cephesi ile dava konusu müvekkile ait dairenin dış cephesinin arasında bir aykırılık bulunmadığının tespit edildiğini, sıhhi tesisat ve atık su sistemine aykırı olduğu iddiasının ise statik ve betonarme açısından mümkün olmadığını, zaten neredeyse yılın on ayı bina temelinin sulu bir zeminde bulunduğunu, müvekkil davalıya ait olan ve ayrı bir tapusu bulunan bahçesinin olduğunu ve binaya ait olmayan tapulu arsa niteliğinde bulunan bir gayrimenkul şeklinde olduğunu, mevcut duvarların yıkılarak kapalı alanı büyütmek kaydıyla yapılmadığı sürece sökülebilir PVC doğramalarla kaplatılmasının da yasal bir engelenin olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20 yıldır oturmakta olduğu evi satın aldığı gibi muhafaza ederek kullandığını, 20 yıl sonra bu konuların gündeme getirilmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, değişik iş tespit dosyası ile binanın dış cephesi ile müvekkiline ait dairenin dış cephesi arasında bir ayrım bulunmadığının tespit edildiğini, sıhhi tesisat ve atık su tesisatı sisteminin binanın korunması için zorunlu olduğunu, balkonların pvc doğramalar ile kapatılmasına yasal engel bulunmadığını, müvekkilinin bahçesinin ortak alan olmadığını, görevsiz mahkemede görülen dava nedeniyle vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkeme kararının mantolama ve vekâlet ücretine yönelik kısmının hatalı olduğu, diğer yapılan imalatların ana gayrimenkulün mimari projesine aykırı olduğunun tespit edildiği böylece mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesis etmek sureti ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarının ve istinaf taleplerinin incelenmediğini ileri sürmüştür.
2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan mantolama işleminin de projesine aykırı olduğunu, ayrıca görevsiz mahkemede yapılan yargılama nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilirken görevsizlik karar tarihinin esas alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların kat maliki oldukları ana gayrimenkulde mimari projeye aykırı imalatların eski hale getirilmesi ve müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ana gayrimenkulde davalının mimari projeye aykırı imalatlar dolayısı ile ortak alana müdahalede bulunduğu, yapılan müdahaleye ilişkin herhangi bir tadilat projesi yahut kat maliklerinin muvafakat verdiğine ilişkin belgenin dosyaya sunulamadığı anlaşılmaktadır.
3.634 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca her kat maliki ana gayrimenkulün mimari durum ve güzelliğini korumaya mecbur olup, dosya kapsamı ile aksinin ispatlanamadığı ve yapılan müdahalenin ortak alanlardaki kat maliklerinin mülkiyet hakkı aleyhine olduğu gözetildiğinde mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. 1086 sayılı Hukuk Usülü Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 25.04.1945 tarihli ve 1943/21 Esas, 1945/9 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince "yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu" belirtildiğinden uygulamada görevsiz veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekille temsil edildiği taktirde davalı/davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi.
6. 6100 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra ise "Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri" başlığı altında düzenlenen 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin ikinci fıkrası ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir.
7. Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar "usulden ret" kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20).
8. Ne var ki 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin ikinci fıkrası ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi hâlinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak "yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi" gerektiğine ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesi ve "yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması" gerektiğine ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 332 nci maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. Hukuk Genel Kurulunun 2017/2-3004 Esas, 2019/217 karar sayılı içtihadı da bu yöndedir.
9. Bölge Adliye Mahkemesinin yeniden hüküm tesis etmek sureti ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekâlet ücreti takdir etmesi bu nedenle doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin tüm, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B) bendinde yer alan "Davalı görevsiz mahkemede kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 2 kısım 2. Bölüm 9 numaralı alt bendine göre maktu 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" cümlesinin hükümden çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.