Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16842 E. 2023/7556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedeli ve davacıların ileri sürdüğü diğer taleplerin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idarenin, davacıların taşınmazına kamulaştırmasız el attığı, taşınmazın bedelinin belirlenmesinde yasal usule uygun olarak emsal taşınmazların değerlerinin ve diğer ilgili faktörlerin dikkate alınması gerektiği, ayrıca yargılama giderleri, vekâlet ücretleri ve harçların doğru hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/666 Esas, 2022/103 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisile ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan kısmın tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada ecrimisil talebi yönünden atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Balıkesir ili, ... ilçesi, ... köyü 8259 parsel (yenileme ile 1856 ada 115 parsel) sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın etrafına kamulaştırma yapılmaksızın arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle tel örgü çekilmek suretiyle fiilen el atıldığını belirterek asıl davada kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin, birleştirilen davada ise ilk davada saklı tutulan tazminata ilişkin kısmın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından el atılmadığını, taşınmazın etrafına tel örgü çekilmek suretiyle fiilen el atıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taşınmaza inşaat yasağı getirildiğini ancak bunun da zeytinlik olarak kullanılmasına engel teşkil etmediğini, arkeolojik sit alanında kalması nedeniyle kesin imar yasağı getirilen taşınmazlar için kanunla maliklerine tanınan Hazineden takas talebinde bulunma hakkının bugüne kadar kullanılmadığını, ecrimisil talebinin de dayanaksız olduğunu, ortada haksız işgalin bulunmadığını ve ecrimisil talebinin geriye dönük 5 yıl için talep edilebileceğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22.06.2011 tarihli ve 2010/674 Esas, 2011/411 Karar sayılı kararı ile ecrimisil talebi yönünden atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 22.06.2011 tarihli ve 2010/674 Esas, 2011/411 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.05.2012 tarihli ve 2012/5930 Esas, 2012/10474 Karar sayılı kararı ile dava konusu parselin bitişiğinde ve aynı amaçla el atılan taşınmazlara ilişkin açılan ve Dairemize intikal eden Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/25 Esas, 2008/454 Karar sayılı dava dosyasında taşınmazların metrekaresine 19.07.2006 değerlendirme tarihi itibarıyla 250,00 ila 400,00 TL değerler biçildiği, bu tarihten dört yıl sonra dahi dava konusu taşınmaza daha az değer belirleyen bilirkişi kurulundan bitişiğindeki parseller için tespit edilen ve güçlü delil niteliğinde olan metrekare değerlerinden ayrılma nedenleri konusunda ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması, değerlendirme tarihi itibarıyla düzenleme ortaklık payı oranı %40 olup tespit edilen metrekare birim bedelinden bu oranda indirim yapılması gerekirken, gerekçesi açıklanmadan %35 oranında indirim yapılması, taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarına yaş, cins ve verim durumlarına göre maktu değerlerine ilişkin resmi veriler getirtilerek bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi, taşınmaza ilk dava tarihi esas alınarak değer biçildiğinden hükmedilen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği düşünülmeden, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi, kamulaştırmasız el atılan ve bedeline hükmedilen taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davalı idare adına tesciline karar verilmesi, kabule göre de davacı lehine 74.891,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken daha az vekâlet ücreti takdirinin doğru görülmediği gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 25.12.2012 tarihli ve 2012/469 Esas, 2012/750 Karar sayılı kararı ile ecrimisil talebi yönünden atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 25.12.2012 tarihli ve 2012/469 Esas, 2012/750 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 10.06.2013 tarihli ve 2013/7004 Esas, 2013/10012 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) kıymet takdir esaslarını belirleyen 11 inci maddesinde öngörülen yönteme uyulmadan, ana raporda somut emsal olarak alınan 4334 parsel sayılı taşınmazın, Edremit 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/424 Esas sayılı kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasına ilişkin dosyasında belirlenen metrekare değerini dava tarihine endekslemek suretiyle bedel belirleyen ek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle bedel tespiti, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 40-45 yaşlarında Ayvalık yağlık çeşidi zeytin ağaçlarının yaşı ve cinsine göre rayiç değerlerinin Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünden getirtilerek raporun denetlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve dava konusu taşınmazın bedeline hükmedilen davacıların paylarının Hazine yerine infazda tereddüt yaratacak şekilde Hazine (...) yazılarak tesciline karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 03.02.2014 tarihli ve 2013/15579 Esas, 2014/1279 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin talebi üzerine yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin bozma kararında belirtilen gerekçelere ilave olarak 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'un değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin 7 nci ve 13 üncü fıkraları ile "Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra haçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir" ve "...bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır" şeklinde getirilen düzenlemenin gereği davacı taraf yararına maktu vekâlet ücreti yerine nispi vekâlet ücreti takdir edilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 24.02.2015 tarihli ve 2014/146 Esas, 2015/96 Karar sayılı kararı ile ecrimisil talebi yönünden atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 24.02.2015 tarihli ve 2014/146 Esas, 2015/96 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 22.04.2015 tarihli ve 2015/5547 Esas, 2015/6651 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyan mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de mahkemenin hükme esas aldığı 08.08.2014 tarihli raporun bozmaya konu ilama dayanak olan 12.11.2012 tarihli raporun yinelenmesi şeklinde ve yapılan değerlendirme ve bilgilerin doğru olduğunun belirtilmesi suretiyle aynı şekilde hazırlandığının görüldüğü, buna göre taraf vekillerinin temyizi doğrultusunda verilen Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22.05.2012 tarihli ve 2012/5930 Esas, 2012/10474 Karar sayılı kararı ile davalı idare vekilinin temyizi doğrultusunda verilen Dairemizin 10.06.2013 tarihli ve 2013/7004 Esas, 2013/10012 Karar sayılı bozma ilamlarına uyma kararı veren mahkemece dava konusu taşınmazın bedelinin bozma ilamları doğrultusunda tespit edilmesi gerekirken bu yönteme uyulmadan somut emsal olarak alınan 4334 parsel sayılı taşınmazın Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/424 Esas sayılı kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasına ilişkin dosyasında belirlenen metrekare değerini dava tarihine endekslenmek suretiyle dava konusu taşınmaza değer biçen 08.08.2014 tarihli ek bilirkişi raporunun bozma ilamına uygunluğu denetlenmeden esas alınarak hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar

Mahkemenin 26.04.2018 tarihli ve 2017/206 Esas, 2018/276 Karar sayılı kararı ile ecrimisil talebi yönünden atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

G. Dördüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 26.04.2018 tarihli ve 2017/206 Esas, 2018/276 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.11.2018 tarihli ve 2018/8535 Esas, 2018/20794 Karar sayılı kararı ile aynı bölgeden intikal eden ve Dairemizin 2009/5581 Esas, 2009/7086 Karar sayılı ilamı ile denetimden geçen Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/424 Esas, 2008/333 Karar sayılı dava dosyasında 19.07.2006 değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza komşu olup aynı amaçla el atılan 4332, 4333, 4334, 4335, 4336, 4337 ve 4338 parsel sayılı taşınmazlara 250, 300, 350 ve 400 TL değer biçildiği halde, dava konusu taşınmaza 04.11.2010 değerlendirme tarihi itibarıyla aradan geçen süre gözetilmeksizin 88,00 TL değer biçildiğinden alınan raporun inandırıcı olmadığı, bu durumda yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak davalı idare lehine oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, mahkemenin 25.12.2012 tarihli kararı sadece davalı idare vekilinin temyizi üzerine bozulduğu halde, idarenin usuli kazanılmış hakkı gözetilmeksizin Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2015/5547 Esas sayılı bozma kararından sonra bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 324 tane zeytin ağacının tanesine 600 TL yerine 700 TL'den toplam 226.800,00 TL değer biçen 08.03.2018 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle fazla ağaç bedeline hükmedilmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu dava konusu 26.044 m² yüzölçümlü 8259 parsel sayılı taşınmazın 1856 ada 115 parsel olarak tapuya tescil edildiği, yüzölçümü 25.071,43 m² olarak değiştiği halde yenileme sonrası oluşan yüzölçümü üzerinden hesap yapılması gerektiğinin gözetilmemesi ve eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulmak suretiyle infazda tereddüte yol açılması ve kabule göre de davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde reddedilen miktar üzerinden davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve davalının yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmasının doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Beşinci Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada ecrimisil talebi yönünden atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; son bozma kararında belirtilen emsal taşınmazlara kıyasla dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili idare tarafından taşınmaza herhangi bir fiili müdahalede bulunulmadığını, malikleri tarafından her yıl zeytin ürünlerinin toplandığını, tarımsal faaliyetlerin engellenmediğini, bu nedenle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın halen zeytinlik olarak kullanıldığını, bu vasıfta değerlendirilmesi gerekirken arsa olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, arsa niteliğine sahip olmadığını, taşınmazın bulunduğu alana yönelik sit alanı kararı ve yapılaşma yasağı getirilmesinin müvekkili idarenin kanunlardan doğan görev, yetki ve sorumluluğunun yerine getirilmesi niteliğinde olduğunu, davacı tarafın ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, bu nedenle ek dava açma hakkını yitirdiğini, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, tespit edilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, davacılar tarafından temyiz edilemeyen kararlar nedeniyle müvekkili idare lehine oluşan usulî kazanılmış hakların gözetilmesi gerektiğini, davacı taraf lehine hükmedilen vekâlet ücretinin fahiş olduğunu, ecrimisil yönünden müvekkili idare lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar vekilinin tüm, davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalı idarenin harçtan muaf olduğu belirtildiği halde yargılama giderleri arasında aleyhine harca hükmedilmesi doğru değildir.

3. Birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verildiği gözetilerek, yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre taraflar üzerinde bırakılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

4. Asıl dava ile birleştirilen ek dava aynı hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, davacı taraf lehine toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi isabetsiz olmuştur.

5. Birleştirilen davada ecrimisil talebinde bulunulmadığı halde, talep edilen tazminatın reddedilen kısmı yönünden davalı idare lehine hesaplanan vekâlet ücretinin infazda tereddüde yol açacak şekilde ecrimisil bedeli yönünden hükmedildiğinin belirtilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin tüm, davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının asıl davaya ilişkin hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan "163,35 TL harcın" ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerine "harçların" kelimesinin yazılmasına, asıl davaya ilişkin hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan "17,15 TL başvurma harcı, 18,40 TL temyiz karar harcı, 50,45 TL, 38,55 TL ıslah harcı" ibaresinin hükümden tümüyle çıkartılmasına, aynı bentte yer alan "4.576,55" sayısının hükümden çıkartılarak, yerine "4.451,00" sayısının yazılmasına, birleştirilen davaya ilişkin hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin sonuna "davacı tarafça yatırılan harçların kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde iadesine" cümlesinin eklenmesine, birleştirilen davaya ilişkin hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan "24,30 TL başvurma harcı, 24,30 TL peşin harç, 123,60 TL temyiz başvuru harcı, 0,90 TL bakiye karar harcı, 25,20 TL temyiz karar harcı" ibaresinin hükümden tümüyle çıkartılmasına, aynı bentte yer alan "toplam" kelimesinden sonra gelen kısmın hükümden tümüyle çıkartılarak, yerine "210,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 198,57 TL'sinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına" ibaresinin yazılmasına, asıl ve birleştirilen davaya ilişkin hüküm fıkralarının (5) numaralı bentlerinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, yerine hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Davacılar lehine asıl ve birleştirilen davalar yönünden kabul edilen miktar esas alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukat Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan toplam 298.159,86 TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine" cümlesinin eklenmesine, birleştirilen davaya ilişkin hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "terk edilen ecrimisil" ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerine "reddedilen miktar" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, 21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.