"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi davalı vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava dilekçesinde, site genel kurulunun 16/07/2017 tarihli toplantısının ve toplantıda alınan kararların iptali istenilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/895 Esas, 2019/445 Karar sayılı kararı ile davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2020/10004 Esas, 2021/1243 Karar sayılı ilâmı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinin 1 ve 2. fıkrasında yer alan hükümlere göre; Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı Kanun'un “Hükmün kapsamı” başlıklı 297/2. maddesi hükmü uyarınca; Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” “Hükmün yazılması” başlıklı 298/2. maddesi hükmü gereğince de; Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
T.C. Anayasası'nın 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Bu nedenle mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki olması halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi kısa kararında; davacı ... yönünden davanın kabulüne, davacı ... yönünden ise davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildikten sonra, gerekçeli kararında; davacıların davasının kabulüne karar verilerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile şimdilik sair temyiz itirazları incelenmeksizin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin kararının HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 26.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.