"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Adana 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi davacı idare vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davacı idare vekilince yapılan istinaf başvurusunun Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra Adana 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/51 Esas, 2019/295 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arsa niteliğindeki Adana İli, Sarıçam İlçesi, Yürekli Mahallesi 1426 parsel (kök 289 parsel) sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11/1-g maddesi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi; üzerindeki yapıya 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11/1-h maddesi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek, ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle maktuen değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; emsal olarak değerlendirilen ...İlçesi, ...Mahallesi 8840 ada 5 parsel sayılı taşınmaz, dava konusu taşınmazdan farklı ilçede, 28 km uzaklıkta, farklı yer ve özellikte olduğundan emsal olarak alınması doğru olmadığı gibi; hükme esas alınan kök raporda dava konusu taşınmazın metrekare birim bedelinin 540,00 TL olarak belirlendiği, 25.04.2019 tarihli ikinci bilirkişi raporunda ise metrekare birim bedeli 328,00 TL olarak belirlendiği halde, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve gerekçesi açıklanmadan dava konusu taşınmaza 540,00 TL/m² birim fiyatı belirleyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması nedeniyle rapor inandırıcı değildir.
Kabule göre de; bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazların, satışına ilişkin akit tabloları Tapu Müdürlüğünden istenilip, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların 2018 yılında, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Kabule göre de;
Tespit edilen kamulaştırma bedeli 254.728,00 TL olduğu halde, hükümde tespit edilen bedelden acele el koyma bedelinin mahsubu ile oluşan fark bedel 172.781,76 TL’nin kamulaştırma bedeli olarak yazılması,
3- Dava konusu taşınmazın 437,36 m²'lik kısmının kamulaştırıldığı ve bu kısmın bedeline hükmedildiği halde, tamamının tapusunun iptaline karar verilmesi,
4- Duruşma zaptında depo edildiği belirtilen fark bedel 172.781,76 TL’ye ilişkin dekontun dosyaya eklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
5- Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli, 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden,
Davacı idare vekilinin temyiz itirazları doğrultusunda Adana 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/51 E. - 2019/295 K. sayılı hükmünün HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 12.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.