Logo

5. Hukuk Dairesi2022/6142 E. 2023/1113 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin açılan davada kesin hüküm ve hukuki yarar dava şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacılar tarafından aynı idareye karşı aynı taleple açılan önceki davanın kesinleşmiş olması ve davacıların yargılamanın iadesi yoluna başvurmaması nedeniyle hukuki yarar ve kesin hüküm dava şartları oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar vekilinin istinaf başvuru talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kesin hüküm nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 21.03.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup temyiz kesinlik sınırı belirlenirken dava konusu edilen alacağın değeri dikkate alınır. Belirsiz alacak davası, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını, yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde davacının asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açabileceği dava çeşididir.

Alacak miktarı davanın başında belirli olmayıp, dava değeri olarak gösterilen miktar asgari tutar olduğundan, kural olarak belirsiz alacak davası sonucunda verilen kararın niteliği gereği temyiz yolunun açık olduğu kabul edilmelidir.

Bölge Adliye Mahkemesince, fazlaya ilişkin haklar saklı tutarak belirsiz alacak olarak talep edilen 55.000,00 TL tazminat alacağının reddine karar verilmiş olup davacı tarafça alacağın belirli hâle getirilmediği de gözetildiğinde temyize konu dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 21.03.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.02.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... ile davacılar vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Zonguldak ili, ... ilçesi, ... köyü, 862 parsel sayılı taşınmaz murisleri adına kayıtlı iken, 1977 yılında Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası ile taşınmazın davacı murisi adına olan kaydının iptal edilerek orman olarak Hazine adına tescil edildiğini ve kararın kesinleştiğini, taşınmazın murisin mülkiyetinde bulunduğu dönemde taşınmaz üzerinde 1 adet 2 katlı konut ile başkaca yapılar, çeşitli sayı ve yaşlarda meyve ve fındık ağaçlarının mevcut olduğunu, taşınmaz üzerindeki yapıların yıkıldığını ve bir kısım ağaçların söküldüğünü, taşınmaz üzerindeki bu yapılar ile ağaçlar için de murise ve davacılara bedel ve tazminat ödemesi yapılmadığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın 28.07.1977 tarihinden itibaren ... Bankasının mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte ve 33 yıllık gelir yoksunluğu sebebiyle şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın ilgili dönemden tahakkuk edecek ... Bankasının mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, aynı konuda açılan ve tarafları aynı olan bir başka davanın yerel mahkeme tarafından reddedildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı taraf lehine tazminata hükmedilse dahi tazminata uygulanacak faizin hiçbir hâl ve şartta 28.07.1977 tarihinden itibaren işletilmesi ve ... Bankasının mevduata uyguladığı en yüksek faizin uygulanmasının mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (h) bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hukukî yarar dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazın murisleri ... adına kayıtlı iken 1977 yılında Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava neticesinde Orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini; ancak murislerine ve kendilerine herhangi bir bedel ödenmediğini, taşınmaz üzerindeki yapıların yıkıldığını ve bir kısım ağaçların söküldüğünü, Zonguldak Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tapu iptali konulu dava sürecinde davacılar tarafından açılan yargılamanın yenilenmesi davası süresince taşınmazın niteliği hususunda farklı kayıt ve beyanların söz konusu olduğunu, dava konusu taşınmazın üzerinde ilköğretim okulu inşa edildiğini, okul alanı dışında kalan kısmında ise hâlihazırda "top sahası" olarak inşaat yapıldığını, daha önce Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/90 Esas sayılı dosyada dava konusu taşınmaz için Hazine aleyhine açılan tazminat davasında davanın husumet nedeni ile reddine dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 tarihli ve 2012/6996 Esas, 2012/28148 Karar sayılı ilâmı ile davanın 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile reddi yerine husumet yokluğu nedeni ile reddinin sonucu itibari ile doğru olduğu belirtilerek hükmün onandığını ancak benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda Anayasa Mahkemesinin mülkiyet hakkına ilişkin davalarda zamanaşımı iddiasının kabul edilemeyeceğine ilişkin kararları gözönüne alındığında mahkemece işin esasına girilerek inceleme yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların murisleri ...’in dava konusu Zonguldak ili, ... ilçesi, ... köyü 862 parsel sayılı taşınmaza 14.11.1966 tarihinde satın almak sureti ile malik olduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından, Zonguldak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/4 Esas, 1998/55 Karar sayılı dosyasında açılan davada taşınmazın Orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği ve kararın 09.12.1999 tarihinde kesinleştiği, davacılar tarafından 28.03.2011 tarihinde Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/90 Esas sayılı dosyasında davalı ... aleyhine tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine dayanarak açılan davada, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, iş bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 tarihli ve 2012/6996 Esas, 2012/28148 Karar sayılı ilâmı ile davalı Hazinenin taraf sıfatının bulunduğu, bu nedenle bu yönden verilen red kararının hatalı olduğu; ancak tapu iptal tescil kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dolduğundan ret kararının sonuç olarak doğru olması nedeniyle onama kararı verildiği, davacıların karar düzeltme talebinin de Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2013/6816 Esas, 2013/11216 Karar sayılı ilâmı ile reddedildiği, kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşılmış olup eldeki davada ise; davacıların aynı taşınmaza ilişkin Maliye Hazinesi aleyhine açtığı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin açtığı davada; benzer hukukî olaylara ilişkin olarak üçüncü kişiler tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurular üzerine verilen kararları emsal gösterilerek yeniden yargılama yapılması istenmekte olup yapılan incelemede davacılar tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel bir başvuru bulunmadığı anlaşılmış olup, iş bu davayla da yeni bir dava açıldığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince, kesin hüküm dava şartı sebebiyle davanın usulden reddi yerine, davacılar tarafından aynı idareye karşı aynı taleple açılan Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/90 Esas sayılı dava dosyasında yargılamanın iadesi talep edilmeden iş bu davanın açılamayacağı gerekçesi ile hukukî yarar dava şartı yokluğundan dolayı davanın reddine ilişkin kararı yerinde olmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiş, benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda Anayasa Mahkemesi tarafından mülkiyet hakkına ilişkin davalarda zamanaşımı iddiasının kabul edilemeyeceğine ilişkin kararları gözönüne alındığında mahkemece işin esasına girilerek inceleme yapılması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi.

7. 6100 sayılı Kanun'un 303 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacıların murisinin taşınmaza 14.11.1966 tarihinde satın almak sureti ile malik olduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından, Zonguldak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/4 Esas, 1998/55 Karar sayılı dosyasında açılan davada taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği ve kararın 09.12.1999 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın tapu kaydı iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

3. Davacılar tarafından 28.03.2011 tarihinde Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/90 Esas sayılı dosyasında davalı ... aleyhine tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine dayanarak açtığı davada, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, iş bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 tarih ve 2012/6996 Esas, 2012/28148 Karar sayılı ilâmı ile davalı Hazinenin taraf sıfatının bulunduğu bu nedenle bu yönden verilen ret kararının hatalı olduğu; ancak tapu iptal tescil kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dolduğundan ret kararının sonuç olarak doğru olması nedeniyle onama kararı verilmiştir.

4. Eldeki davada; benzer nitelikteki hukukî olaylara ilişkin olarak üçüncü kişiler tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurular üzerine verilen kararlar emsal gösterilerek yeniden yargılama yapılması istenmekte ise de davacılar tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel bir başvuru bulunmamakta olup iş bu davayla da yeni bir dava açıldığı gözetildiğinde, davacılar tarafından aynı idareye karşı aynı taleple açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 21.03.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen aleyhine temyiz olunan davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.