"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ile 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleştirilen davada davanın davalı Hazine ve davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden davanın reddi ile davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddi ile birleştirilen davada davacılar ile davalı ... vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi karar davacılar, davalı ... ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihaî kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; birleştirilen dava yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle, birleştirilen davada davacılar yönünden davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacılar vekili ile davalı ... Genel Müdürlüğü vekillerinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.04.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı ... Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... geldi, diğer davalı idare vekili ile davacılar vekili duruşmaya katılmamışlardır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2734 ada 56 ve 57 parsel sayılı taşınmazlara davalı idareler tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde fiilen yol ve ... Otobüs Garajı yapılmak suretiyle el atıldığını ayrıca dava konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından mülkiyet hakları süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından taşınmazların bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili asıl ve birleştirilen davalara verdiği cevap dilekçesinde özetle: dava konusu taşınmazların yetki ve sorumluluğunun müvekkili Belediyede olmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, bu itirazları yerinde görülmez ise haksız açılan davanın yasal şartları oluşmadığından esastan reddine, davanın kabul edilmesi hâlinde el atma tarihinin tespiti ile bu tarihin mahkemece verilecek hükümde yer almasına, tescile/terkine karar verilmesi hâlinde dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerinde varsa ipotek, haciz ve sair tüm takyidatlann sicilden terkini ile hükmedilecek bedel üzerine yansıtılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili asıl ve birleştirilen davalara verdiği cevap dilekçelerinde özetle: müvekkil idare tarafından dava konusu taşınmaza fiilen bir el atma olmadığını, halihazırda kıyı kenarına ilişkin açılan bir tapu iptal ve tescil davası bulunmadığını, tapu kaydının hâlen şahıslar adına olduğunu, davacı tarafın doğmuş bîr zararının bulunmadığını, davacıların zararı varsa el atan diğer davalı İdarelerce karşılanması gerektiğini, istenen tazminat miktarının çok yüksek olduğunu belirtilerek, haksız ve dayanaktan yoksun olarak açılan davanın öncelikle husumetten reddine, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili asıl ve birleştirilen davalara verdiği cevap dilekçelerinde özetle: davanın usulden reddinin gerektiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkide inşaat izni bulunmadığını, kamulaştırmasız el koymanın şartlarının gerçekleşmediğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın reddine, birleştirilen davada davalı Hazine ve davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden davanın reddi ile davalı ... yönünden davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile yol olarak tapudan terkininne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ile davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava konusu 2734 ada 57 parsel sayılı taşınmazda davalıların herhangi bir el atmasının olmadığı belirtilerek bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazların hiçbir şekilde değerlendirilemeyen, inşaat izni olmayan taşınmazlar olduğunu, taşınmazın 2. derece sit alanında kaldığı gerekçesiyle m² birim değerinden %20 oranında indirim yapılmak sureti ile m² birim bedelinin belirlenmesi ve bu rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın 2. derece sit alanında kaldığını, taşınmazın somut emsalden 7 kat daha değerli olduğunu, bilirkişilerin bu yöndeki hesaplamalarının hatalı olduğunu, eksik ve hatalı mahkeme kararının bozulması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunmuşlardır.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin asıl dava yönünden vermiş olduğu ret kararının usul ve kanuna uygun olduğunu; ancak birleştirilen dava yönünden müvekkili belediye yönünden davanın kabulüne dair vermiş olduğu hükmün usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların sit alanı ve kıyı kenar çizgisi içinde bulunduğunu ve taşınmazların bulunduğu bölgeye ilişkin uygulanabilir herhangi bir imar planının mevcut olmadığını, dava konusu 56 parsele belediye tarafından el atıldığı iddiasını kabul etmediklerini, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerlerin kamulaştırma sorumluluğunun Maliye Hazinesinin yetki ve görevinde olduğunu, davacılar tarafından sunulan ıslah dilekçesine istinaden birleştirilen dava yönünden talebin 37.494,00 TL olarak kabulü gerekir iken 74.988,00 TL üzerinden tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi heyetince somut emsal olarak seçilen ve değerlendirmeye alınan taşınmaz ile dava konusu taşınmazın mukayese edilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaz için tespit edilen m² birim değerinin çok yüksek olduğunu, taşınmaz üzerindeki el atma tarihinin 1983 yılından sonra olduğu kabul edilerek belediye aleyhine nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2734 ada 57 parsel sayılı taşınmaza davalılar tarafından el atılmadığı, söz konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalmadığı ve imar planının bulunmadığı dolayısıyla imar planından kaynaklanan bir kısıtlılığın da bulunmadığı anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince bu parsel hakkında davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve kanuna aykırılık görülmemiş ise de dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2734 ada 56 parsel sayılı taşınmazın 36 m"lik kısmına, Haydar Aliyev Caddesi yönünde yol ve kaldırım yapılmak suretiyle fiilen el atılmış olması nedeniyle, el atılan kısmın bedelinin davacılar vekilinin ıslah talebi doğrultusunda davalı ... Başkanlığından tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, ancak arsa niteliğindeki taşınmazın sit alanına alınması ve çıkarılmasının idarenin tasarrufuna bağlı olduğu gözetildiğinde, kıyasen uygulanan, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin (g) bendi uyarınca, arsa olarak belirlenen değerinde indirim yapılmadan değer biçilmesi gerekirken, taşınmazın sit alanında ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile %20 oranında indirim yapılarak değer biçilmesi hatalıdır. Taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen 2.603,36 TL/m² birim bedeli üzerinden, söz konusu parsele yol ve kaldırım yapılmak suretiyle el atılan 36,00 m²lik kısmının zemin bedeli 93.720,96 TL olarak hesapladığı, fakat davacıların ıslah talebinin 74.988,00 TL olduğu gözetildiğinde bu miktar üzerinden davanın kabulüne, davacıların fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi gerektiği gibi dava konusu 56 parsel sayılı taşınmaz tapuda davacılar murisi Süleyman oğlu Kenan Mangır adına kayıtlı olduğundan birleştirilen dosya yönünden el atılan kısma ilişkin muris adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... Belediyesi lehine yol ve kaldırım olarak terkinine karar verilmesi gerektiğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar, davalı ... ve ... Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlara fiili el atma olmasa bile ister kıyı kenar çizgisi içinde kalması isterse 2 nci derece sit alanında kalması nedenleri ile inşaat izni verilemeyecek olması karşısında taşınmazların tamamının bedeline hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinde haklarında davanın reddine karar verildiği hâlde Bölge Adliye Mahkemesindeki gerekçeli kararında bu yönde bir hüküm kurulmadığı, haklarında davanın reddi ile lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
6. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
7. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
8. 2942 sayılı Kanun'nun 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2734 ada 56 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak ve dava konusu taşınmazın sit alanına alınması ve çıkarılmasının idarenin tasarrufuna bağlı olduğu gözetildiğinde, arsa olarak belirlenen değerinde indirim yapılmadan tespit edilen 2.603,36 TL/m² birim bedel üzerinden, fiilen el atılan kısımda davacı payları karşılığının davalı ... Başkanlığınca tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu 56 parsel sayılı taşınmazın 1955 tarihinde, 57 parselin 1954 tarihinde üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın satın alınmak suretiyle davacılar murisi tarafından edinildiği, dosya içindeki fen bilirkişi raporlarında dava konu taşınmazların kıyı kenar çizgisinin kıyı tarafında kaldığı bildirildiği yine dosya içinde dava konusu 56 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 26.05.2018 tarihinde "261 metrekarelik kısmı kıyı kenar çizgisi içinde kalmaktadır'' şerhi konulduğu, ... Tapu Müdürlüğünün 24.05.2018 tarihli cevabı yazılarında ... Mahallesinde bulunan 35 adet taşınmazın tamamı üzerine Kıyı Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 10 uncu maddesi uyarınca ''tamamı kıyı kenar çizgisi içinde kalmaktadır'' şerhi konulduğu anlaşılmıştır.
5. Buna göre; dosya kapsamında dava konusu taşınmazların tapu kaydına konulan ''kıyı kenar çizgisi içinde kalmaktadır'' şerhi nedeniyle davacıların mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi gereği tazminat koşullarının doğduğunun kabulü gerekir.
6. Ne var ki; 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü bendinde yer alan "Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur." Aynı kanunun kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Komisyonca tespit edilip valiliğin uygun görüşü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe girer." hükümleri uyarınca idarece belirlenmiş ve onaylı kıyı kenar çizgisi ya da mahkemece hükmen kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığı araştırılarak kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise krokisinin getirtilerek kadastro paftası ile çakıştırılmak suretiyle taşınmazların pafta üzerinde kesinleşmiş kıyı kenar çizgisine göre konumu ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanı belirtir şekilde fen bilirkişisinden denetime elverişli rapor alındıktan sonra, kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölüm yönünden mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesinden kaynaklı tazminat koşullarının oluştuğunun kabulü ile davalı Hazine hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile asıl ve birleştirilen davada Hazine hakkında davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.
7. Davalı ... Genel Müdürlüğü hakkında açılan ve birleştirilen davada olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Dava ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının Birleştirilen Davaya İlişkin Temyizi Yönünden,
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davacılar İle Davalı ... Genel Müdürlüğü Vekillerinin Asıl Ve Birleştirilen Davalara İlişkin Temyizi Yönünden,
Davacılar vekili ile davalı ... Genel Müdürlüğü vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi Kararının BOZULMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı ... Genel Müdürlüğü vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenlerden alınmasına,
Davacı ve davalı idarelerden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.