Logo

5. Hukuk Dairesi2022/6760 E. 2023/731 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle tapuları iptal edilen taşınmazlar için 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların orman kadastrosu nedeniyle tapularının iptal edilmesiyle davacıların uğradığı zararın tespiti için gelir metodunun kullanılmasında ve Hazine'nin 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca sorumlu tutularak tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ve taşınmazın kesinleşmiş orman tahdidi içinde kalması nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.01.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... ile diğer davalı idare vekili Avukat ... ve davacılar vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde; Kocaeli ili, ... ilçesi, ... köyü, 2649 ve 2630 parsel sayılı mülkiyeti davacılar murise ait taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Kanunu'nun 1007 nci maddesi gereği tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; aleyhlerine açılan davanın öncelikle görev, zamanaşımı ve husumetten reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2018 tarihli ve 2016/25 Esas, 2018156 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... Genel Müdürlü hakkında pasif husumetten davanın reddi ile davalı Hazine yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.12.2018 tarihli ve 20180/22 Esas, 2018/20 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanan davasını Orman yönetimine karşı ikame ettiği, yargılama sırasında davacı vekilinin 14.06.2017 tarihli dilekçesi ile mecburi dava arkadaşı olduğu gerekçesiyle Hazinenin de davaya dahil edilmesini talep ettiği, mahkemece bu istem kabul edilerek Hazine hakkında hüküm tesis edilmiş ise de; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayandırılan davalarda Hazine ile Orman Yönetimi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından, davaya dahil etme işleminin Hazineye taraf sıfatını kazandırmayacağı ve İlk Derece Mahkemesince, hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan Hazine aleyhinde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Hazine hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.12.2018 tarihli ve 20180/22 Esas, 2018/20 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; davanın açıklanan niteliğine göre davacının dava etmek istediğinin Hazine olduğu belirgin olup, temsilcide yanılgı hâli bulunduğu anlaşıldığından, usul ekonomisi gözetilerek Hazine aleyhine hüküm kurulması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, davaya dâhil edilerek taraf teşkilinin usul ve yasaya aykırı olarak sağlandığını zamanaşımı, husumet itirazında bulunarak, tapuya orman şerhinin konulmasının tazminatı gerektirmediğini, bilirkişi raporunda esas alınan münavebe, kapitalizasyon faizi, objektif artırıcı unsurun hatalı olduğunu, metrekare birim fiyatının fazla belirlendiğini ve faizin başlangıç tarihinin talep aşılmak suretiyle yanlış uygulandığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık dava konusu taşınmazların taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazların 1970 ve 1973 yıllarında satın alınmak suretiyle davacılar murisleri adına kayıtlı olduğu, kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle 27.09.1996 tarihinde orman şerhi konulduğu, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin işbu dava ile birleştirilen 2016/62 Esas ve 2016/86 Esasa sayılı dosyaları yönünden ise 2016/25 Esas, 2018/156 Karar sayılı kararı ile taşınmazların tapularının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Dava konusu taşınmazlara dava tarihi itibarıyla değer biçildiğinden faizin başlangıç tarihi uygundur.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davacı yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.