Logo

5. Hukuk Dairesi2022/7110 E. 2023/2148 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir kamulaştırmasız elatma bedel davasında, idarenin dava konusu taşınmaza el atma tarihinin yanlış tespit edildiği iddiasıyla açtığı yargılamanın iadesi talebinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İdarenin el atma tarihini bildiği ve yargılamanın her aşamasında tespit ettirebileceği, yeni delil olarak ileri sürülen hava fotoğraflarının daha önce de mevcut olduğu ve idarenin karar düzeltme talebinde bu hususu ileri sürmediği gözetilerek yargılamanın iadesi talebinin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülüp kesinleşen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş, idarece yargılamanın iadesi talebi ile yeniden dava açılmıştır.

İlk derece Mahkemesince yargılamanın iadesi talepli davanın reddine ilişkin verilen karar taraf vekillerince kanun yoluna götürülmüş ve dosya Dairemize gönderilmiş, 20.07.2016 tarihinden sonra verilen bağımsız yeni bir dava niteliğinde olan yargılamanın iadesine dair hükmün kanun yolu inceleme görevi Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğundan, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar verilmiş, bunun üzerine dosya kendisine gelen Bölge Adliye Mahkemesi istinaf dilekçesi olarak değerlendirdiği davacı idarenin ve karşı tarafın itirazlarını esastan reddetmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı yargılamanın iadesi davasının davacısı olan idare vekili tarafından temyiz edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Yargılamanın iadesi talebinde bulunan idare vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 809 numaralı parselin malikleri ... vd. tarafından idareleri aleyhine 2011/375 Esas numarası ile açılan davada davanın kabulüne karar verilerek, davacılara tazminata ve maktu harç ile vekalet ücretine hükmedildiğini, kararın temyizi sonucu Yargıtay 5 inci Hukuk Dairesi'nin 28.05.2015 tarih ve 2015/6478 Esas,11882 Karar sayılı ilamı ile "...04/11/1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği..." gerekçesiyle maktu olarak hükmedilen harç ve vekalet ücretinin nispi olarak düzeltilmesi suretiyle onandığını, karar düzeltme taleplerinin de reddedilerek 08.12.2015 tarihinde kesinleştiğini, davacılarından ... tarafından karar kesinleştikten sonra 05.04.2018 tarihli ve E.59456 sayılı ve 16.04.2018 tarihli ve E.65368 sayılı dilekçeleri ile dava konusu taşınmaza 1983 yılından önce el atıldığı; ancak dava dilekçesinde 1985 yılında el atıldığı belirtildiğinden fiili el atma tarihi ile ilgili araştırma/tespit yapılmadan 1983 sonrası el atılmış gibi hüküm kurulduğunu ve davacılar lehine haksız olarak nispi vekâlet ücretine hükmedildiğinden bahisle gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettiğini, Anayasa Mahkemesinin 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı iptal kararından önce dava konusu taşınmaza 1983 öncesi/ sonrası el atılmış olması davada hükmedilecek vekâlet ücreti ve harç bakımından karar sonucuna etkili olmadığından yerel mahkemece yapılan yargılama aşamasından taşınmaza hangi tarihte fiilen el atıldığı konusunda fiili/hukuki bir tespit yapılmadan hüküm kurulduğunu, temyiz aşamasında Anayasa Mahkemesinin kısmen iptal kararı nedeniyle ve İlk Derece Mahkemesi tarafından 1983 öncesi el atmaya ilişkin bir tespit/gerekçe bulunmadığından dava konusu taşınmaza resen 1983 sonrası el atıldığı kabulü ile maktu olarak hükmedilen harç ve vekalet ücretinin nispi olarak düzeltilmesi suretiyle onanarak kesinleştiğini, ancak davanın davacılarından ...'ın Müşavirliklerine verdiği 05.04.2018 tarihli dilekçesinin dava konusu taşınmaza 1983 öncesi el atıldığı yönünde davacı tarafın açık kabulünün yeni belge/delil niteliğinde olduğunu, bu yönde şifai beyanlarının da bulunduğunu, yine Harita Genel Komutanlığından temin edilerek sunulan hava fotoğraflarında taşınmaza 1983 öncesi el atıldığının anlaşıldığını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 maddesinin (a) ve (ç) bentlerindeki yargılamanın yenilenmesi şartlarının gerçekleştiğini belirterek iş bu davayı açtıklarını belirtmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar vekili dilekçesinde; asıl davada yerel mahkemece davalarının kabul edilerek maktu vekalet ücretine hükmedildiğini; ancak kendilerini vekil olarak temsil eden Avukat ...'un bilgi ve izinleri olmadan, hiç bir talepleri bulunmamasına rağmen dosyayı temyiz ederek Yargıtay'a gönderdiğini 2017 yılında öğrendiklerini, avukatlarının bilinçli olarak yargı makamlarını yanıltarak yerel mahkemece verilen vekalet ücretini bozdurarak nispiye çevrilmesini sağlamak suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, kamu kurumu olan Ankara Büyükşehir Belediyesini de zarara uğrattığını, kendilerini de telafisi ve tarifi mümkün olmayan zararlara uğrattığını, defalarca taleplerine rağmen kendilerini net bilgilendirmediğini, hiç bir belgeyi teslim etmediğini, avukat hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/13834 ve 2018/12639 soruşturma numaraları ile şikayetlerde bulunduklarını, ayrıca Türkiye Barolar Birliğine yaptıkları şikayetin 2018/1077 soruşturma numarası ile devam ettiğini, avukatın kendilerine ayıplı hizmet verdiğini, güvenlerini ve görevini kötüye kullandığını, bu nedenle Ankara 14. Tüketici Mahkemesinde dava açtıklarını, dava konusu taşınmaza 1985 senesinden yıllar önce el atıldığını bildiği halde avukatın 1985 yılında el atıldığı gibi göstererek tazminat hesabının 1985 yılından itibaren hesaplanmasına neden olarak kendilerini zarara uğrattığını, yerel mahkemece alınan bilirkişi raporlarında da 1978 yılında fiilen el atıldığının tespit edildiğini, ... Belediyesi Başkan Yardımcısı ... tarafından taşınmaza 1978 yılında el atıldığına ilişkin e-posta mesajı gönderildiğini, bu bilginin davanın hemen başında avukatın e-posta adresine gönderildiğini, avukatın bu mesajı alıp okuduğunu bildirdiğini, bu nedenle taşınmaza 1985 yılından önce kamulaştırmasız el atıldığını bildiğini; ancak bu bilgileri kullanmadığını, sonuçta haksız şekilde vekalet ücreti ödenmesine neden olduğunu, taşınmazın 40 - 50 yıldır yol/ cadde olarak kullanıldığını, 1985 yılı öncesi EGO otobüslerinin de bu arsa üzerindeki yolu kullandığını, durağının bile olduğunu, malik oldukları taşınmaza el atmanın 1985 yılında değil, 1978 yılında gerçekleştiğini, Harita Genel Komutanlığının 1978 yılı 3456/7268 sayılı hava fotoğrafında da fiilen el atma tarihinin 1978 olduğunun açık ve net bir şekilde görüldüğünü, 6487 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin onuncu fıkrasının Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini ve 04.11.1983 tarihinden önceki döneme ilişkin el atmalarda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kendilerinin avukata itibar edip güvendiklerini, ödeyecek borçlarının olmadığını, buna rağmen avukatın haksız şekilde istifa ettiğini, kendileri hakkında haksız şikayette bulunduğunu ve takipsizlik kararı verildiğini, kendilerine bilgi ve belge vermekten kaçındığını, ancak ısrarlı talepleri sonucu kargo ile göndermeyi tercih ettiğini, avukatın haksız şekilde maddi çıkar elde edebilmek amacıyla yargı makamlarını yanılttığını, önemli ve dava sonucuna etki edecek delilleri sakladığını bildirerek açtıkları dava dosyası ve şikayetlerine dayalı soruşturma dosyaları getirtilip incelenerek avukat hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin tekrarı ile gerekçenin hatalı olduğunu, davanın kabulü gerektiğini ileri sürülmüştür.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, eldeki fotoğraflardan dava konusu taşınmazdan 1978 yılında EGO otobüslerinin geçtiğinin tespit edildiğini, kamunun zarara uğratıldığını ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılamanın iadesi sebeplerinin 6100 sayılı Kanun'da sınırlı olarak sayıldığı, davacı vekilinin yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak adı geçen yasanın 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (ç) bentlerine dayandığı; tazminat istemi ile açılan davada usulüne uygun olarak atanmış ve müstemir yetkili hakim tarafından karar verilmiş olduğu, yerel mahkeme kararını düzelterek onayan Yargıtay 5. Hukuk Dairesinde de Kanuna uygun olarak oluşturulan heyet tarafından temyiz taleplerinin ve karar düzeltme taleplerinin karara bağlandığı; davacı, davanın taraflarından ...'ın Kuruma verdiği 05.04.2018 tarihli dilekçesi, şifahi kabulü ve Harita Genel Komutanlığından temin edilerek dilekçesi ekinde sunduğu 1978 yılına ait hava fotoğraflarının yeni delil/belge niteliğinde olduğunu iddia etmiş ise de Harita Genel Komutanlığından temin edilen hava fotoğraflarının dava açılmadan önce de mevcut olduğu, davalı idarenin el atma tarihini bildiği ve bilmesi gerektiği, bu hususun kayıtlarda mevcut olduğu, her zaman kayıtlara ulaşmasının mümkün olması nedeniyle bu belgelere elinde olmayan nedenlerle ulaşılamadığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin Yargıtay ilamına karşı davalı idare tarafından verilen karar düzeltme istemine ilişkin dilekçede taşınmaza 1983 yılı öncesinde el atıldığında dair bir inceleme talebinde bulunmadığı, zira ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada dava konusu taşınmaza fiilen hangi tarihte el atıldığının bildirilmesi yönünde ilgili belediyeye yazılan müzekkereye Fen İşleri Daire Başkanlığı Yol ve Asfalt Şube Müdürlüğünün 15.02.2012 tarihinde verdiği cevapta “…ilk yol açma ve genişleme çalışmalarına dair kayıt bulunmadığı, taşınmazın etrafında bulunan yolların imar planına uygun parselasyon planı sonucu açıldığının...” açıkça bildirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemenin gerekli incelemeyi yaptığı, idarenin yeni delil niteliğinde olmayan o zamanda var olan hava fotoğraflarının uygulanması suretiyle taşınmaza el atma tarihinin tespitini karar kesinleşmeden yargılamanın her aşamasında isteyebilecek durumda iken bunu talep etmediği, davacıların vermiş olduğu dilekçeye istinaden yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğu, davacıların iddia etiği gibi vekilleri tarafından taşınmaza 1983 yılı öncesinde el atıldığı yönünde mahkemeyi yanıltacak şekilde temyiz dilekçesinde açık bir yazılı beyanın bulunmadığı, temyiz dilekçesinin müvekkili olduğu davacıların hak kaybına uğramalarını önleyecek ifadeleri içerdiği, bunun aksini ispat yükümlüğünün hava fotoğraflarına her zaman uluşma imkanı bulunan davalı idarede olduğu, bu yönüyle yargılamanın yenilenmesini isteyen idarenin yargılamanın iadesi talebinin yerinde olmadığı, davalı tarafın da kararın istinafında hukuki yararının bulunmadığı belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasında ileri sürdüğü isitinaf sebeplerini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen dosyaya ilişkin olarak yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371, 375 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.