Logo

5. Hukuk Dairesi2022/7651 E. 2023/4251 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapuda sahte belgelerle yapılan işlem nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmin edilebilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığı ve tazminat miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Devletin tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu, taşınmazın değerinin belirlenmesinde emsal kıyaslaması ve resmi birim fiyatlar gözetilerek hesaplandığı, davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek yerel mahkemenin tazminat miktarını belirleyen kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapuda sahte belgeler ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin dava sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine, maddi tazminat istemi yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.05.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı ... vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... gelmiş, diğer davalı asıllar ile davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... ili, ... Mahallesi 319 ada 794 parsel sayılı taşınmazın 5/57 oranında hissesini davalı ...'in ... 2. Noteri sıfatı ile düzenlemiş olduğu, 09.05.1997 tarihli ve 9495 yevmiye No.lu vekâletnameye dayanarak satıcı ...'dan satın aldığını, ancak tapu maliki ... tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/307 Esas, 2004/495 Karar sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil davasının sonucunda davalının düzenlemiş olduğu vekâletnamenin sahte olduğunun anlaşılması üzerine müvekkilince iktisap edilen gayrimenkulün tapusunun iptaline karar verilerek hükmün kesinleştiğini, sahte vekâletname nedeni ile gayrimenkulü iktisap eden müvekkilinin tapunun iptali nedeni ile uğranılan zararın, sahteliğine karar verilen vekâletnameyi düzenleyen davalı noterden, satıcı ... ve Tapu Sicil Müdürlüğünden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Tapu Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; işlemin yapıldığı dönemde ... 2. Noteri olan ...'in bütün dikkat ve ihtimamı göstermiş olsa bile bu olayı fark etmesinin mümkün olmadığını, noterlerin yaptıkları işlemler sigortalı olup sigorta şirketine ihbarı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, sahtecilik eylemi nedeni ile illiyet bağının kesildiğini, kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.02.2014 tarihli ve 2006/236 Esas, 2014/9 Karar sayılı ilâmı ile Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 135.000,00 TL’nin 20.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'den müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan Tapu Müdürlüğü hasım gösterilmiş olup dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Tapu Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmakla temsilcide yanılma bulunduğundan bu husus resen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin varsa delillerinin toplanması ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2017 tarihli ve 2017/31 Esas, 2007/239 Karar sayılı ilâmı ile manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 135.000.00 TL tazminatın 20.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte dahili davalı ..., ... ve ...'den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, davalılardan ...'ya vasi atanan ...'ya dava ihbar edilip, husumet izni kararını alması suretiyle bizzat veya vekili vasıtasıyla davaya katılımının sağlanması, dava dilekçeleri ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek delil ve belgelerinin istenmesi, ondan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken anılan usuli eksiklikler giderilmeden, kısıtlının hukukî dinlenilme ve savunma hakları ihlal edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.05.2019 tarihli ve 2018/160 Esas, 2019/239 Karar sayılı ilâmı ile manevi tazminat talebinin reddine,maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 150.535.00 TL tazminatın 20.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Hazine, ... ve ...'den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... Hazinesi vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taşınmaz arsa niteliğinde olup, zeminine emsal kıyaslaması yapılarak üzerindeki yapıya da Bayındırlık birim fiyatlarına göre belirlenen bedelden yıpranma payı da düşülmek suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi kurulu raporlarında bu yönteme uyulmadan soyut ifadelerle değer biçilmesi doğru olmadığı gibi, mahkemece resen yapılan hesaplama sonucu, bilimsel olmayan yöntemlerle belirlenen m² birim fiyatı inandırıcı bulunmadığından, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve dava tarihi olan 2006 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği ve zemin üzerindeki yapının alanı net bir biçimde tespit edilip değerlendirme tarihindeki resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle değer takdiri gerektiği gibi, arsa değeri ve tüm yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra, toplam bedel üzerinden arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığının tespiti yerine soyut ifadelerle değer takdirinin hatalı olduğu ve davalı taraf lehine oluşan usulî kazanılmış hak ilkesi ihlal edilerek bozma sonrası 150.535,00 TL tazminata hükmedilmesinin, doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.02.2022 tarihli ve 2021/173 Esas, 2022/95 Karar sayılı ilâmı ile manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 134.697.72 TL tazminatın 20.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Hazine, ... ve ...'den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesince tazmini gereken bir zararın bulunmadığını, maddedeki şartların oluşmadığını, illiyet bağının kesildiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde;noter açısından illiyet bağının kesildiğini davacılar ile davalı taraf arasında işbirliği söz konusu olup muvazalı işlem olduğunu, davacı tarafın ağır kusurlu olup davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi. (eski125 inci md.)

7 . Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru numaralı kararı.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... Mahallesi 319 ada 794 parsel sayılı taşınmaz tapuda Nevziye Katı adına kayıtlı iken ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2000/61 Esas sayılı dosyası ile mahkumiyetlerine karar verilen ... ve ...'ın birlikte hareketle tapu maliki Nevziye'nin kimlik bilgileriyle başka birini götürerek ve bu kişiyi Nevziye Katı olarak tanıtıp vekâletname düzenlenmesini sağladıkları, bu sahte vekâletnameyle tapunun davacıya devredildiği, durumdan haberdar olan asıl malik Nevziye Katı'nın tapu iptali ve tescil davası açtığı, ... 2. Hukuk Mahkemesinin 1999/307 Esas, 2004/495 Karar sayılı kararı ile tapunun iptaline ve ilk malik Nevziye Katı adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın 20.06.2005 tarihi itibarıyla kesinleştiği, eldeki davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 17.03.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Arsa niteliğindeki ... ili, ... Mahallesi 319 ada 794 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak, üzerinde bulunan yapılara resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülmek suretiyle değer biçilmesinde ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince belirlenen bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafın aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma ilâmı öncesinde sunduğu dilekçelerinde belirttiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı kalan harcın davalı ...'den alınmasına,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.