Logo

5. Hukuk Dairesi2022/9067 E. 2023/4622 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluştuğu gözetilerek mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, ıslah dilekçesi ile harçlandırılan miktar ile hüküm altına alınan miktar arasında fark olması nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.03.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

21.03.2023 günlü duruşma 11.02.2023 tarihli ve 120 sıra sayılı "Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" ne dayanılarak alınan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 13.02.2023 tarihli ve 4 sayılı kararı ile 09.05.2023 tarihine ertelendiğinden taraflara yeniden tebligat gönderilmiştir.

21.03.2023 tarihli duruşmaya davacı ... vekili Avukat ... , 09.05.2023 tarihli duruşmaya ise davalı Hazine vekili Avukat ... gelmiş olup diğer davacılar vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 204 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre ve husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30.12.2014 tarihli ve 2013/85 Esas, 2014/483 Karar sayılı kararı ile davanıh kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması gerekirken, Mahkemece davanın açıldığı 2013 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru olmadığı, ayrıca davacı vekili tarafından ibraz olunan 14.07.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi harçlandırılmadığından, artırılan kısım yönünden de tazminata hükmedilmesi, kabule göre de harcı yatırılmadan verilen ıslah talebi kabul edilerek talep miktarının artırıldığı nazara alınarak davanın artırılan değeri üzerinden nispî vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken harcı yatırılan 10.000 TL üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Birinci Karar

Mahkemenin 18.01.2018 tarihli ve 2016/20 Esas, 2018/17 Karar sayılı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, bozma ilâmına uyularak yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, bu nedenle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, davacılar vekillerinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise bozmadan önce harçlandırılmayan 14.07.2014 tarihli dilekçe ile davanın ıslah edildiği, bozmadan sonra 29.06.2016 tarihinde ıslah harcının tamamlandığı dikkate alınmadan dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması, kabule göre de 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesine eklenen ikinci fıkrası ile bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre harcı ödenen ve ıslah kapsamında hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; gerekçeli kararda temlik alan davacılara verilmesine hükmedilen asıl alacağın temlik alan davacılar arasında pay edilmediğini, davacı tarafından temlik alan davacılara verilen tüm temliknameler dosyada mevcut olup her bir temlik alan davacıya düşen alacak miktarının belli olduğunu, temlik alan davacılar açısından infazda tereddüt yaşanmaması için temlik alan davacılardan herbirine düşen alacak miktarının belirtilerek hüküm kurulması gerektiğini, ayrıca gerekçeli kararda temlik alan davacılar lehine hükmedilen vekâlet ücretinin de alacağı temlik alan davacılar arasında pay edilmediğini, davacı temlik alanlar kendilerini ayrı vekillerle temsil ettirdiğinden vekâlet ücretleri açısından herbiri için ayrı hüküm kurulması gerektiğini, bu hususlar yönünden kararın düzeltilerek onanmasının talep edildiği ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; temlikler konusunda yaptığımız itiraz ve beyanlar göz önüne alınmadan hüküm kurulduğunu, dava konusu parsele konan Orman şerhinin 28.11.1995 tarihli ve 4876 yevmiye numarası ile konulduğunu, temlik alanlar orman şerhini ve tapu iptal tescil davasının kesinleştiğini bilerek bu tarihlerden sonra temlik aldıklarını, bu durumda temlik alanlar, taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak nitelikte olduğunu ve orman niteliğiyle tescil edildiğini bilebilecek durumda olduklarını, buna karşın taşınmazı temlik alanların artık bu nedenle Hazineden tazminat isteme hakkının bulunduğunu kabul etmek mümkün olmadığını, davacılar yönünden bozma ilâmında; bozmadan önce harçlandırılmayan 14.07.2014 tarihli dilekçe ile davanın ıslah edildiği, bozmadan sonra da 29.06.2016 tarihinde ıslah harcının tamamlandığının belirtildiğini, hâlbuki 29.06.2016 tarihli dilekçe de ikinci bir ıslah dilekçesi olup 6100 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir hükmü uyarınca ıslahın geçerli olmadığını, kaldı ki; 29.06.2016 tarihinde ... ve ... adına harç yatırılmış olup ... adına harç yatırılmadığını, bedel hakkında Yargıtay ilk bozma ilâmında belirtilen hususlar giderilmeden 20.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen yüksek bedel üzerinden hüküm kurulduğunu, dava ıslah edildiği hâlde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu parsel hakkında 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümleri ve 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları Veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluştuğu gözetilerek Mahkemece bozma ilâmına uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesiyle hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı ... vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. 29.06.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile harçlandırılan 5.962.867,61 TL yönünden kabul kararı verilmesi gerekirken 6.365.208,00 TL üzerinden kabul kararı verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkemenin kararının sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,

Davacı ...'tan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.