"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 4281 parsel sayılı taşınmazın tamamını 15.12.2017 tarihinde ...'dan satın aldığını, daha sonra düzenlenen tapu kaydına göre davacının hissesinin 1/4'e düşürülerek, kalan 3/4 hissenin 15.08.1996 tarihli kamulaştırma nedeni ile Karayolları Genel Müdürlüğü adına haksız olarak tescil edildiğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle davacının uğradığı zararın talep tarihinden itibaren davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, dava konusu taşınmazın 469 m²lik kısmının Karayolları Genel Müdürlüğü(KGM) tarafından kamulaştırıldığını ve kamulaştırma işleminin kesinleşmesi ile KGM adına tescilinin tapu sicil müdürlüğünden istendiğini, tazminatın koşullarının oluşmadığını, illiyet bağının bulunmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, davacının uğradığını iddia ettiği zarar ile idarenin eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, hisselerini devreden mirasçıların sebepsiz zenginleşme niyeti ile Hazineyi zarara uğratacak şekilde işlem yaptıklarını, tazminat tutarı ile satış bedeli arasında çelişki bulunduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, emsalin 1/1000 ölçekli imar planı dahilinde olduğunu, emsalin dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğunu ve taşınmazların ortak noktalarının bulunmadığını, dava konusu taşınmazın arsa vasfında kabul edilmesine rağmen düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmadığını, bedel tespitine esas verilerin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davaya konu ... 4281 parsel sayılı taşınmazın tamamını 15.12.2017 tarihinde satın aldığı, yapılan bilirkişi incelemesi ve tapudan gelen belgelere göre taşınmazın 3/4 payının Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı ve tapu müdürlüğünce kamulaştırılan yerin sicilden terkin edildiği bildirilmiş olmasına rağmen terkin işleminin uygulanmadığı ve payların satış yolu ile davacıya intikal ettiği, davacının parselin tamamını satın almış olmasına rağmen, sonradan 3/4 payının sicilden terkin edilmiş olduğu gözetilerek 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalının sorumlu olduğunun kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazine’den tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, bu hususta davalı Hazine vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediği, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; husumetin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, zamanaşımının dolduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması için tapu memurunun kasıtlı ve kusurlu bir eyleminin olması gerektiğini, satış işlemlerinin iyiniyet kurallarına aykırı olarak yapıldığını, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu, düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerektiğini, bedelin yüksek belirlendiğini, taşınmaz üzerindeki şerh ve beyanların bedele yansıtılması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 4281 parsel sayılı 469,00 m² yüzölçümlü taşınmazın, kök tapu kaydı olan 3139 parsel sayılı taşınmaz 2100 m² olarak 1/4 payı Hatice Aktaş, 3/4 payı ... adına tapuda kayıtlı iken 25.11.1993 tarihli ve 1993/181 sayılı kamulaştırma kararı ile 469,00 m²lik bölümünün yol olarak kamulaştırıldığı, ifraz edilerek 4281 parsel olarak tescil edildiği, ... payına ilişkin kamulaştırma işlemi tamamlandığından 09.07.1990 tarihli ve 28500 sayılı yazı ile taşınmazın tapudan terkini için yazılan yazı üzerine, Kocaeli Tapu Müdürlüğünün 15.08.1996 tarih, 2981 yevmiye ile KGM adına sicilden terkin edildiği bildirilmiş olmasına rağmen terkin işleminin uygulanmadığı, 08.12.2017 tarihli ve 34615 yevmiye ile dava konusu 4281 parselin tamamının ...’ya satıldığı, davacının da 15.12.2017 tarihli ve 35364 yevmiye ile dava konusu taşınmazın tamamını ...'dan satın aldığı halde dosyada mevcut tapu kaydına göre davacı adına 1/4 pay kayıtlı olduğu, tapu kayıtlarının tetkikinde taşınmazın 3/4 payının Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığından tapu müdürlüğünce kamulaştırılan yerin sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 4281 parsel sayılı, taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.